Parnasizm Nedir
1850 yılında
Fransa’da kimi ozanlarca Romantik akımın aşırı duyarlığına bir tepki olarak
başlatılan, şiirde kişisel duygulara değil, ustalığa ve ölçülü oluşa önem veren
okul. Parnascılar, sanat için sanat görüşünü temel almıştır. Bunun için de
toplumsal sorunlara sırt çevirmiş, biçim ustalığına yönelmişlerdir. Özellikle
salt güzele ulaşmayı amaçlamışlardır. Çünkü güzellik ancak güzel biçimlerle
elde edilir. Öte yandan şiirde ozanın kişiliği özellikle gizlenmiştir. Dış
dünyayı, doğa görünümlerini nesnel bir tutumla yansıtım istenmiştir.
Yunan-Latin kültürüne, bu kültür içinde yer alan mitolojik öğelere yeniden bir
dönüş başlatmışlar, bu kültüre özgü güzelliklerin yitip gitmesi karşısında
duydukları üzüntüyü dile getirmişlerdir. Şimdiki zaman, bir yana bırakılmış
geçmiş dönemler, uzak ve yabanıl kültürler (Hind, Mısır, Filistin vb.), doğa
görünümleri işlenerek şiir egzotik bir hava getirmişlerdir. Theodore de
Banville (1823-1891), François Coppee (1842-1908), Jose Maria de Heredia
(1842-1906) gibi adların yanı sıra asıl bu okulun doğmasına ve yerleşmesine
öncülük eden Theophile Gautier’nin (1811-1872) adım anmak gerekir. Türk
edebiyatında Tevfik Fikret ve Yahya Kemal Beyatlı üzerinde Parnas şiirinin
etkileri olmuştur.
Realizmin siire yansımış biçimine Parnasizm denir. Fransa’da 1860′ta “Çağdaş Parnas” adli siir dergisinin çevresinde toplanan sanatçılara “parnasyen” adi verilmiş, bunların oluşturduğu şiir akimi da Pamasizm olarak nitelenmiştir. Kısaca, Parnasizm, “şiirde gerçekçilik” demektir.
Parnasizm, hayalci ve duygucu romantik şiire karşı bir tepkidir. Realizmi ve Naturalizmi hazırlayan koşullar Parnasizm için de geçerlidir. Felsefe alanında Pozitivizmin öne çıkmasıyla bilimsel çalışmalar önem kazanmış, edebiyatin siir kolunda da dis dünyayı duygusallıktan uzak bir biçimde anlatan şiirler değer kazanmıştır.
Pamasizmin Özellikleri:
Parnasyen sairler, “şiir”i çok emek verilen bir is olarak görmüşler, bir kuyumcu titizliğiyle şiirler yazmışlardır.
Parnasizm, duygucu ve hayalci lirik şiire bir tepkidir. Parnasyen sairler içe dönük ve duygucu şiir yerine, dış dünyayı nesnel bir bakışla anlatan şiire önem vermişlerdir.
Pamasizmde en önemli ilke “sanat için sanattır. Buna göre güzellik ancak güzel biçimlerle elde edilebilir. Şiirin görevi siyasal, toplumsal sorunları anlatmak değil, insanlara “güzel”in ne olduğunu göstermektir.
Parnasizm, seçkin kişilere seslenen bir edebiyat akimidir.
Şiirde ölçü, kafiye ve ses uyumu çok önemsenmiş, şiirin biçimsel yönden kusursuz olmasına çalışılmıştır. Pamasyenler en çok “sone” biçimini kullanmışlardır.
Eski Yunan ve Latin mitologyasına yenide dönülmüş, bu değerlerin yok olup gitmesinden duyulan kaygılar dile getirilmistir.
Sairler, kendi kişiliklerini şiirlerine yansıtmamışlar, gözlemlerine dayanarak dış doğa görünümlerini şiirleştirmişlerdir.
Sanatçılar şimdiki zaman yerine, geçmiş zamanın kişi ve olaylarına yönelmişler, Hint, Mısır, Filistin gibi uzak ve yabancı ülkelerin efsane ve kültürlerinden yararlanmışlar, egzotik temaları islemişlerdir.
Bazı parnasyen sairler, şiirlerinde felsefi düşüncelere, bilim ve fenle ilgili düşüncelere yer vermişlerdir.
Dilin açık ve yalın olmasına, ustalıkla kullanılmasına çok önem verilmiştir.
Parnasizm, yalnızca bir şiir akimidir.
Pamasizmin Önemli Temsilcileri:
Theophile Gautier…………………………………… şiir
Theodore Banville………………………………….. şiir
Leconte de Lisle……………………………………… şiir
Jose Maria de Heredia……………………………. şiir
François Coppee……………………………………. şiir
Pamasizmin Türk Edebiyatindaki Temsilcileri:
Tevfik Fikret…………........ şiir
Yahya Kemal Beyatlı……. şiir
UYARI
Pamasizmi Türk edebiyatında tanıtan ve temsil eden ilk sanatçı Cenap Sehabettin’dir. Bu sanatçı daha sonra sembolist bir çizgiye kaymıştır.
Realizmin siire yansımış biçimine Parnasizm denir. Fransa’da 1860′ta “Çağdaş Parnas” adli siir dergisinin çevresinde toplanan sanatçılara “parnasyen” adi verilmiş, bunların oluşturduğu şiir akimi da Pamasizm olarak nitelenmiştir. Kısaca, Parnasizm, “şiirde gerçekçilik” demektir.
Parnasizm, hayalci ve duygucu romantik şiire karşı bir tepkidir. Realizmi ve Naturalizmi hazırlayan koşullar Parnasizm için de geçerlidir. Felsefe alanında Pozitivizmin öne çıkmasıyla bilimsel çalışmalar önem kazanmış, edebiyatin siir kolunda da dis dünyayı duygusallıktan uzak bir biçimde anlatan şiirler değer kazanmıştır.
Pamasizmin Özellikleri:
Parnasyen sairler, “şiir”i çok emek verilen bir is olarak görmüşler, bir kuyumcu titizliğiyle şiirler yazmışlardır.
Parnasizm, duygucu ve hayalci lirik şiire bir tepkidir. Parnasyen sairler içe dönük ve duygucu şiir yerine, dış dünyayı nesnel bir bakışla anlatan şiire önem vermişlerdir.
Pamasizmde en önemli ilke “sanat için sanattır. Buna göre güzellik ancak güzel biçimlerle elde edilebilir. Şiirin görevi siyasal, toplumsal sorunları anlatmak değil, insanlara “güzel”in ne olduğunu göstermektir.
Parnasizm, seçkin kişilere seslenen bir edebiyat akimidir.
Şiirde ölçü, kafiye ve ses uyumu çok önemsenmiş, şiirin biçimsel yönden kusursuz olmasına çalışılmıştır. Pamasyenler en çok “sone” biçimini kullanmışlardır.
Eski Yunan ve Latin mitologyasına yenide dönülmüş, bu değerlerin yok olup gitmesinden duyulan kaygılar dile getirilmistir.
Sairler, kendi kişiliklerini şiirlerine yansıtmamışlar, gözlemlerine dayanarak dış doğa görünümlerini şiirleştirmişlerdir.
Sanatçılar şimdiki zaman yerine, geçmiş zamanın kişi ve olaylarına yönelmişler, Hint, Mısır, Filistin gibi uzak ve yabancı ülkelerin efsane ve kültürlerinden yararlanmışlar, egzotik temaları islemişlerdir.
Bazı parnasyen sairler, şiirlerinde felsefi düşüncelere, bilim ve fenle ilgili düşüncelere yer vermişlerdir.
Dilin açık ve yalın olmasına, ustalıkla kullanılmasına çok önem verilmiştir.
Parnasizm, yalnızca bir şiir akimidir.
Pamasizmin Önemli Temsilcileri:
Theophile Gautier…………………………………… şiir
Theodore Banville………………………………….. şiir
Leconte de Lisle……………………………………… şiir
Jose Maria de Heredia……………………………. şiir
François Coppee……………………………………. şiir
Pamasizmin Türk Edebiyatindaki Temsilcileri:
Tevfik Fikret…………........ şiir
Yahya Kemal Beyatlı……. şiir
UYARI
Pamasizmi Türk edebiyatında tanıtan ve temsil eden ilk sanatçı Cenap Sehabettin’dir. Bu sanatçı daha sonra sembolist bir çizgiye kaymıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder