Erozyonun Zararları
Bugün çöller
ve çölleşme yarası almış bölgeler, tıpkı kanserli bir hücre gibi, sinsice
yayılma eğilimdedir. Günümüzde de gelişmekte olan 100 Ülke, çölleşme tehdidi
ile karşı karşıyadır. Sorun yer yüzünde 1 milyar insanın yaşamını ve geleceğini
tehlikeye sokmaktadır. Dolayısıyla bu ülkeler ve insanlarla ilişkideki diğer
ülkeleri ve insanları da tehlikeye sokmaktadır.
“Toprak
aşınması” olarak da tanımlanan erozyon ise, bugün dünyada çölleşmenin en önemli
nedenidir. Toprağın aşınmasını önleyen bitki örtüsünün yok edilmesi sonucu
koruyucu örtüden yoksun kalan toprak, su ve rüzgar etkisiyle aşınıp taşınıyor.
Erozyon
olayının temelinde insan unsuru ve onun doğaya, ormanlara ve otlaklara karşı
olan olumsuz davranışları yatmaktadır. Dünyamız her yıl 7 milyon hektardan daha
fazla, yani yaklaşık İrlanda büyüklüğünde bir alanı erozyonla kaybediyor.
Türkiye topraklarını %85’inde orta, şiddetli ve çok şiddetli erozyon hüküm
sürmektedir. Bu da 63 milyon hektar genişliğinde bir alan anlamına gelmekte. Son
yıllarda hemen hemen her yağıştan sonra görülen sel, taşkın,toprak kayması ve
çığ olayları, bu boyutta yaşanan erozyonun bir sonucudur. Bugün erozyon ile
kaybettiğimiz topraklar Türkiye‘yi yakın bir gelecekte baştan başa çöle
dönüştürecek boyutta. 1992 Rio Dünya Çevre Zirvesi’nde açıklanan veriler göre
2010 yılında,Türkiye’yi topraklarının %85’i çöl olacak. Türkiye’nin toprak
kaybının yılda 1 milyar 400 milyon ton olduğu tahmin ediliyor. Oysa bilimsel
verilere göre 1 cm toprağın oluşması için 300 ile 1000 yılın geçmesi gerekiyor.
Birleşmiş
Milletler Çevre Programı (UNEP), çölleşmenin dünyadaki yıllık maliyetini 42
milyar dolar olarak hesaplanıyor. Bu maddi kaybın ötesinde, suluk, göç ve
hastalıklar da kaçınılmaz sonuç olarak çıkıyor.
Çölleşme,
küresel ısınma ve biyolojik zenginliğin kaybı gibi sorunları da beraberinde
getiriyor. Toprağın uygun olmayan yöntemler ile kullanılması, sanayi
faaliyetleri, ormansızlaşma, bitki örtüsünün yok edilmesi, bütün kıtalarda
çölleşmeye yol açıyor ve bu süreci hızlandırıyor.
Vaktiyle
bütün dünyada 8.8 milyar hektar olduğu tahmin edilen ormanların bugün üçte
birden fazlası insani nedenlerle yok edildi. Bugün karaların ancak üçte birinin
ormanlarla kaplı olduğu belirtiliyor. Dünyamız saatte 3 bin dönüm, dakikada 50
dönüm orman alanını her geçen gün biraz daha artan bir hızla kaybediyor. Bu
tahminlere göre dünyamızdan her yıl 22 – 23 milyon hektar orman alanı
eksilmekte. Gelecek yüzyılda, gelişmekte olan ülkeler yaşayan insanların
yarısından fazlası yakacak odun bulamayacak. UNEP yetkilerince hazırlanmış
raporlara göre tropikal ormanların % 80 ‘inin 2000’li yıllarda ortadan
kalkacağı tahmin ediliyor.
Bir bölgenin
ormanları kesilip, bitki örtüsü tahrip oldukça normal olarak bitki örtüsünün
tutacağı , ekosistemin içinde kalıp çevreyi yeşillendirecek, pınarların
akmasını sağlayacak olan su, sistemin dışına, denizlere doğru akar. Artan yüzey
suyu, beraberin de toprakları da taşır, erozyona neden olur. Bu bir varsayım
değildir, bilimsel olarak yıllardır çeşitli, ülkelerde ve bu arada ülkemizde
yapılan ölçümlere dayanan bir gerçektir.
Erozyonun
zararlarını kısaca ve maddeler halinde belirtecek olursak:
- Erozyonun verdiği en büyük
zarar yeniden oluşması için binlerce yıl gecen örtü toprağımızın elden
çıkmasıdır.
- Her yıl 4-5 trilyon destek
vererek toprağa attığımız suni gübreden daha fazla doğal besin maddesi
erozyonla kaybolan topraklar içinde elimizden çıkmaktadır.
- Toprakları erozyonla
verimsizleştiren, giderek yok olan tarım arazileri, hızla artan nüfusu
besleyemez olmuş ve kırdan kente göç hızlanmıştır. Göçler şüphesiz
ekonomide çok ağır yükler ve sıkıntılar yaratmaktadır.
- Kaybettiğimiz topraklarımızın barajlarımızı
doldurması ve ömürlerini kısaltmasının milli ekonomimizde yarattığı
zararların boyutları çok büyüktür.
- 2000′li yıllarda suyun petrol
kadar, belki daha önemli bir meta olacağı kesinleşmiştir. Bitki örtüsü ve
toprak olmadan kar ve yağmur sularımızın boşa akıp gitmesi önlenerek
rezervlere indirilmesi, depolanması ve su kaynaklarının düzenli ve sürekli
beslenmesi mümkün değildir.
- Bitki örtüsünün kalkması
erozyona başlıca sebep teşkil ederken toprak kaymaları, taşkınlar, sel ve
çığ felaketlerine ve korkunç zararlara yol açmaktadır.
- Toprağın kaybı ile daha yerine
koyamadığımız Orman varlığımızın milli ekonomideki yerini değerlendirmek
için bir ağacın ömrü boyunca ürettiği fonksiyonel değerleri
toplamının odun değerinin 2000 katı olduğunu dikkate almak yeter.
- Bitki örtüsünün yok olması,
erozyonun yanı sıra toprak kayması, taşkın ve çığ felaketlerini artırır
- Verimsizleşen ve yok olan tarım
arazileri üzerinde yaşayanları besleyemez duruma gelip, kırsal kesimden
kentlere doğru göçü arttırarak, büyük ekonomik ve toplumsal sorunlara yol
açar
- Meraların yok olması
hayvancılığın gerilemesine neden olurken, gelirin azalması ve iş
olanağının daralması sonucunu doğurur Bitki örtüsünün yok
olması, erozyonun yanı sıra toprak kayması, taşkın ve çığ felaketlerini artırır
- Erozyon sonucu taşınan verimli
topraklar, baraj göllerini doldurarak, ekonomik ömürlerini kısaltır
- Yeşil örtü ve toprağın elden
gitmesi ile ortaya çıkan iklim değişikliği ve bozulan ekolojik denge
sonucunda, vahim boyutlarda doğal varlık kaybedilerek ekonomik zarara
uğratır
- Bitki örtüsü ve toprağın
olmadığı bir yüzey, kar ve yağmur sularını emmemediğinden, doğal su
kaynakları düzenli ve sürekli olarak beslenemez
- Kaybedilen toprak örtüsünün
yeniden oluşması için binlerce yıl gerekir
1- Bitki
örtüsünün yok olması, erozyonun yanı sıra toprak kayması, taşkın ve çığ felaketlerini
artırır.
2- Verimsizleşen ve yok olan tarım arazileri üzerinde yaşayanları besleyemez duruma gelip, kırsal kesimden kentlere doğru göçü arttırarak, büyük ekonomik ve toplumsal sorunlara yol açar.
3- Meraların yok olması hayvancılığın gerilemesine neden olurken, gelirin azalması ve iş olanağının daralması sonucunu doğurur.
4- Yeşil örtü ve toprağın elden gitmesi ile ortaya çıkan iklim değişikliği ve bozulan ekolojik dengesonucunda, vahim boyutlarda doğal varlık kaybedilerek ekonomik zarara uğratır.
6- Bitki örtüsü ve toprağın olmadığı bir yüzey, kar ve yağmur sularını emmemediğinden, doğal su kaynakları düzenli ve sürekli olarak beslenemez.
2- Verimsizleşen ve yok olan tarım arazileri üzerinde yaşayanları besleyemez duruma gelip, kırsal kesimden kentlere doğru göçü arttırarak, büyük ekonomik ve toplumsal sorunlara yol açar.
3- Meraların yok olması hayvancılığın gerilemesine neden olurken, gelirin azalması ve iş olanağının daralması sonucunu doğurur.
4- Yeşil örtü ve toprağın elden gitmesi ile ortaya çıkan iklim değişikliği ve bozulan ekolojik dengesonucunda, vahim boyutlarda doğal varlık kaybedilerek ekonomik zarara uğratır.
6- Bitki örtüsü ve toprağın olmadığı bir yüzey, kar ve yağmur sularını emmemediğinden, doğal su kaynakları düzenli ve sürekli olarak beslenemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder