Ermeni Meselesi
<Hasta Adam> ın mirasına dikilmiş gözler elbette
Ermeni meselesini ortaya atacak, böyle bir mesele yok ise bile ihdas edecekler.
Bir tarafta İngiliz, diğer tarafta Rusya ve bunların
arkasında Orta doğudaki petrol kavgasının öncüleri, Ermenilerin milli
duygularını kamçılayarak, onları kendi emelleri için kulanmışlar, isyana teşvik
etmişlerdir.
İlk etapta sadece hayırsever amaçlı kurulan cemiyetler daha
sonra komitecilik yapmaya başlamışlardır. Hayırseverler, Merkep Sevenler,
Araratlı, Şarklı, Kilikyalı vb dernekler kurdular ve zamanla asıl amaçlarından
saptılar. Ayrıca ilerde bu cemiyetler, kendi aralarında birleşerek Ermenilerin
Müttehid Cemiyeti adını almışlar. Daha sonra da maksatlarını açıkça ilan
etmişlerdir. Gayeleri; “ Türkiye’ de Ermeniler için idari ıslahat istemek ve
yaptırtmak, bu gayeye ulaşmak için Her Türlü vasıtaya müraacat etmek suretyle
hürriyetlerini elde etmek maksadiyle dahili bir kuvvet yaratmağa çalışmak ”
olmuştur.
Ermeni gençlerinin yetiştirilmesi ve Avrupa ülkelerinde
okutulması, uzun vadeli Ermeni planlarsının ilk kademesi olmuştur. Daha sonra,
Amerikan misyonerlerinin en büv yük başarısı Robert Kolejleri açılmaya başlandı
ve buralardan mezun olan Ermeni ve Bulgar gençler zamanla ünlü komiteci
liderler haline gelmişlerdir.
Daha çok Türkiye’nin doğusunda faaliyet gösteren Hınçak
Komitesinin ilk işaret fişeği Erzurum üzerinde patlamış aynı zamanda otuz yıla
yaklaşık sürecek olan Ermeni Patırtısı da başlamış oldu. Olay çıkarmak isteyen
komiteciler ayrıca getirdikleri silah, cephane ve bombaları kiliselere depo
ediyorlardı.
Ermeni komitecilerin çok iyi bildiği bir gerçek vardı:
Anadolu’ nun her yerinde Ermenilerin nüfusu azdı böyle olunca topraklar
üzerinde hak iddia etmeleri zorlaşıyordu. Tek çare, Osmanlı İmparatorluğu’ nun
parçalanması için fırsat kollayan Avrupa devletlerini Ermenilerin zulme
uğradığı propagandası ile kendi tarafına çekmekti. Bunun için de çok büyük bir
propaganda yapılması, küçük hadiseleri dahi dehşetli olaylarmış gibi duyrulması
gerekiyordu. Türklerin Ermenilere akıl almadık zulüm ve işkenceler yaptıkları
yazılıp çizildi.
Komitecilerin tahrikleriyle zengin
Ermenilerden bazen zorla bile olsa alınan yardımlarla hem Avrupa’ da
propagandalarına devam ediyorlar hem de silahlanıyorlardı. Hatta ileri gidip
kendilerine yardımda gevşek olan yandaşlarını veya arkadaşlarını bile öldürerek
Avrupa basınına malzeme çıkarmaya devam ediyorlardı. Avrupa basınıda bu
haberleri abartarak kaleme alıyor Türklerin Ermenileri vahşi bir şekilde
katletliğini ve o bölgede bir soykırım yaşandığını pervasızca sıkça dile
getiriyorlardı. Ayaklanmalar yapıyorlar, halkı korkutuyorlar hatta
öldürüyorlardı ama yakalansalar bile İstanbul’ da bulunan Avrupa elçilikleri
sayesinde tekrar serbest kalıyorlar ve faaliyetlerine devam ediyorlardı.
Sonuç olarak, yüzyılı aşan bir zamandan beri canlandırmağa
ve alevlendirilmeye çalışılan Ermeni meselesinin incelenmesi dikkatleri birkaç
nokta üzerinde yoğunlaştırmaktadır.
Bunlar;
Ø Osmanlı
İmparatorluğu’nun bünyesinde yaşayan Ermenilerin istiklal davasına kalkışmaları
sadece milli emelleri sonucu değildir. Bu mesele dış güçlerin, bilhassa
emperyalist devletlerin büyük tahrkleri ve teşvikleri görülmüştür.
Ø Bu
tahriklere kapılan ve sonraları tahrikçiliği bir geçim yolu halinde benimseyen
bazı şahıs ve gruplar, Ermeni azınlığını isyana ve ihtilale sürüklemek
istemişlerdir.
Ø Yer yer
ayaklanan grupların şiddet hareketleri, devlet otoritesini büyük ölçüde
zedelediği zamanlar dahi, isyana sebep olanlar hafif cezalarla ve hatta bazen
ceza görmeden kurtulmuşlardır.
Ø Acı
tecrübelerden geçildikten sonra bile, Ermeni komitecilerin bir kısmı Osmanlı
meclislerine seçilmiş, iktisadi imtiyazlardan faydalanmalarına müsaade edilmiş,
siyasi tavizler verilmiştir.
Ø Mahalli
ayaklanmalar ( Müslüman çoğunluğun aeyhine sayılacak tedbirlerle olsa dahi)
bastırıldığı zaman gittikçe genişleyen Ermeni komitecilik ağı, dünyanın büyük
ülkelerinde tsirli bir katliam propagandası yapmayı iyi bilmiştir.
Ø Bu
propaganda, nüfuzlu ülkeler ve şahsiyetler üzerinde beklenen tesiri bırakmış, böylece
Türklerin 800.000, 1.000.000 hatta 1,5 milyon Ermeniyi toptan imha ettiği
inancı yerleşmiştir.
Ø Türkler,
bu menfi propaganda karşısında asil bir süküt içinde görülmüşler,, bu tutum
yanlış değerlendirmelere yol açarak <suçu kabul etme> şeklinde yorumlanmuştır.
Ø Doğruyu
ve gerçeği anlatmaktan ibaret bir karşı propagandaya önem verilmemesi,
haberleşme vasıtalarının süratle arttığı çağımızda, Türkiye ve Türkler
hakkındaki asılsız hükümler verilmesini kolaylaştırmıştır.
Açıkça görülmektedir ki, konu iki etnik topluluk arasındaki bir
hesaplaşma değil, hele milletler arası bir mesele hiç değildir. Ancak, devamlı
huzursuzluklardan faydalanmayı gaye edinen ideolojik ve emperyalist güçler, bu
mevzuun daima canlı tutulmasının dikkatli hesabı içindedirler.
Varlıklarını
hala sürdürdükleri anlaşılan kin güdücülerin bu tuzağa düşmekten kaçınmaları,
herşeyden evvel sağduyunun emri olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder