EDEBİYATIN HAYATIMIZ DAKİ YERİ VE ÖNEMİ
Edebiyat bir anlatım biçimidir. Düşünce ve
duygulan güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak da tanımlanır. İnsan
yaşantılarını anlatan her metin edebiyat yapıtı değildir. Konu tartışmalı
olmakla birlikte, asıl amacı estetik tat vermek değil, bilgi vermek ya da
inandırmak olan yapıtlar (teknik ve bilimsel kitaplar, gazete yazılan, reklam
metinleri, propaganda yazıları vb) genellikle edebiyatın kapsamı dışında
bırakılır. Bir metnin edebiyat yapıtı, sayılması için sanat değeri taşıması
gerekir! Ama bu değeri tanımlamak kolay değildir. Edebi değeri olan bilimsel
metinlere rastlanabildiği gibi, sanat katına yüksele-meyen şiirler de vardır.
Bunlara şiir değil, manzume denir.
Edebiyatın tanımı ve kapsamıyla ilgili tartışmalar, estetik kuramının alanına girer. İlk sistemli estetik felsefesinin kurucusu olan
Edebiyatın tanımı ve kapsamıyla ilgili tartışmalar, estetik kuramının alanına girer. İlk sistemli estetik felsefesinin kurucusu olan
Kant'a
göre, bir metnin sanat sayılabilmesi için "çıkar gözetmemesi", başka
bir deyişle kendi dışında hiçbir amaç taşımaması gerekir. Bütün sanatlar gibi
edebiyat da bu bakımdan oyuna benzetilebilir. Oyunun kendi dışında hiçbir amacı
yoktur, yalnız zevk almak için oynanır ve biter. Bu yaklaşım, edebiyatı öteki
insan eylemlerinden ayıran çok önemli bir noktayı vurgulamakla birlikte, iki
yönden eleştiriye açıktır. Birincisi, fazlaca "hazcı" bir
yaklaşımdır; edebiyat yapıtlannın içerdiği "doğruluk" boyutunu,
aydınlanma yanını ihmal etmektedir. İkincisi, yeterince tarihsel değildir;
geçmişte edebiyat dışı sayılan bazı metinlerin zamanla edebiyat kapsamı içine
alındığını, bazılarınınsa edebi değer ve işlevini yitirdiğini göz önünde
tutmamaktadır. Oysa bütün insan ürünleri gibi sanat da ölümlüdür.
Edebi türlerin en "edebi", en katışıksız, en yoğun olanı lirik şiirdir. Estetik haz vermenin ötesinde hiçbir amaç taşımaz. Ama bu estetik hazzın içinde derin, karmaşık ve dile getirilmesi güç bir insani gerçeklikle karşılaşmanın verdiği heyecan da vardır.
Yoğunluk ve katışıksızlık açısından lirik şiiri destan
Edebi türlerin en "edebi", en katışıksız, en yoğun olanı lirik şiirdir. Estetik haz vermenin ötesinde hiçbir amaç taşımaz. Ama bu estetik hazzın içinde derin, karmaşık ve dile getirilmesi güç bir insani gerçeklikle karşılaşmanın verdiği heyecan da vardır.
Yoğunluk ve katışıksızlık açısından lirik şiiri destan
ağıt,
mesnevi, dramatik şiir ve
Türk halk şiiri
türlerindendir. Bir ölünün arkasından söylenen şiirlere denir. Cenaze çıkan
evlerde, yas, matem meclislerinde okunan acıklı türkülere halk edebiyatında
ağıt adı verilir. Ağıt'ın karşılığı olarak İslamiyet öncesi Türk Edebiyatı'nda
sagu, Divan Edebiyatı'nda ise mersiye adı kullanılmıştır. Ağıt söyleyen
kişilere ağıtçı denir.
Ağıtlar genellikle dörtlükler halinde düzenlenir ve onbirli hece vezniyle söylenir. Ancak beşer veya altışar mısralık bendler halinde söylenmiş ağıtlar da
.
Ağıtlar genellikle dörtlükler halinde düzenlenir ve onbirli hece vezniyle söylenir. Ancak beşer veya altışar mısralık bendler halinde söylenmiş ağıtlar da
.
felsefi şiir
gibi manzum türler izler. Bunlar genellikle firik şiirden daha uzun ve daha
gevşek dokuludur. Roman, 18. yüzyılda gelişen
ve
19. yüzyılda öne çıkan bir türdür.
Kaynaklan açısından en zengin edebi biçim olduğu söylenebilir.
Efsanelerle değişikliğe
uğramış tarihi bir olayın izlerini taşıyan destan, bir milletin hayal gücünü en
çok doyurabilecek en eski edebiyat biçimidir. Hangi edebiyat söz konusu olursa
olsun kendiliğinden doğmuş ilkel halk destanlarının var olabileceğine bugün
artık inanılmaz.
İlkçağın en uzak dönemlerinden bize kadar gelen destanlar bile bir edebiyat çalışmasının ürünüdür; sözlü bile olsa bilinçli bir çabanın ve kişisel bir yeteneğin verimidir. Bununla birlikte destanların kolektif bir yanı da
İlkçağın en uzak dönemlerinden bize kadar gelen destanlar bile bir edebiyat çalışmasının ürünüdür; sözlü bile olsa bilinçli bir çabanın ve kişisel bir yeteneğin verimidir. Bununla birlikte destanların kolektif bir yanı da
masal,
ortaçağ romansları, deneme ve felsefi metin gibi daha eski biçimlerin hepsi
romanı beslemiştir. Ama günümüzde satışa çıkan romanlann büyük bölümü edebiyat
yapıtı sayılmaz; estetik zevk vermek için değil, oyalamak ve eğlendirmek için
yazılmışlardır.
Halk dilinde anlatılarak
oluşan sözlü edebiyat ürünüdür. Bir yazar tarafından sonradan yazıya
geçirilmiştir.
Masallarda olaylar tamamen hayal ürünüdür. Yer ve zaman belli değildir. Kahramanlar insan üstü özellikler gösterir. İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür. İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır. Masallarda eğiticilik esastır. Çoğu kez evrensel konular işlenir. Dünya edebiyatında Kelile ve Dimne, Binbir Gece Masalları ünlüdür. Türk edebiyatında Keloğlan en tanınmış masal kahramanı
Masallarda olaylar tamamen hayal ürünüdür. Yer ve zaman belli değildir. Kahramanlar insan üstü özellikler gösterir. İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür. İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır. Masallarda eğiticilik esastır. Çoğu kez evrensel konular işlenir. Dünya edebiyatında Kelile ve Dimne, Binbir Gece Masalları ünlüdür. Türk edebiyatında Keloğlan en tanınmış masal kahramanı
19 Ağustos 1630 gecesi,
rüyasında gördüğü Hz. Peygamber'in elini öperken heyecanlanıp 'Şefaat ya
Resulallah' diyecek yerde 'Seyahat ya Resulallah' diyerek kendi geleceğine
farklı bir kapı aralayan garip bir gezgin, tam elli yıl boyunca bütün Osmanlı
coğrafyasını adım adım dolaştı.
(Os. Hatıra, Zikir,
Tezekkür, Hafıza, Kuvei hafıza, Tahattur, Fr. Souvenir, Al. Erinnerung, İng.
Remembrance, Recollection, İt. Ricordo)
Bilinçte yenilenen...
Bilinçte yenilenen...
otobiyografi, günlük ve mektup gibi
kişisel metinler, genellikle edebiyat ile belgeseli ayıran çizginin iki yanında
yer alır. Üsluplarının yetkinliği ve içeriklerinin zenginliğiyle büyük edebiyat
yapıtı katma yükselenler olduğu gibi, "gazete yazısı" ve "anı
defteri" düzeyinde kalanlan da vardır. Birçok kişisel metin, edebi değerinden
çok, yazan konusunda özel bilgiler vermesi yüzünden ilgi çeker. Öte yandan,
kolay kolay hiçbir türe sokulamayan ve üslup kaygısı gözetilmeden yazıldığı
halde okurlara estetik bir doyum sağlayan metinler de vardır;
İlim ve sanat gibi
sahalarda tanınmış bir kimsenin kendi hayatını, kendisinin kaleme alarak
anlatmasına ve bu şekilde meydana getirilen esere denir. Ancak bu eserler şahsi
görüşlere dayandığı için objektiflikten ayrılabilirler. O bakımdan
Otobiyografileri okurken veya herhangi bir sebeple onlardan faydalanırken çok
dikkatli olmak gerekir.
Şöyle ki, otobiyografi yazan eserindeki tercihlerini kendi duygu ve düşüncelerine göre yapabilir, yaşadığı hayatın kendince beğenilmeyen yönleri anlatılmamı.
Şöyle ki, otobiyografi yazan eserindeki tercihlerini kendi duygu ve düşüncelerine göre yapabilir, yaşadığı hayatın kendince beğenilmeyen yönleri anlatılmamı.
20. yüzyıl edebiyatında
Estetikte, sanatçının yaratma
sürecinin temelde, dışavurum bir eylem ve sanatçının izlenimlerini duygularını,
sezgilerini ve tavırlarını açığa çıkarmasından ve gözler önüne sermesinden
oluşan bir süreç olduğunu savunan akım.
dadacılık
ve gerçeküstücülük gibi
akımlann ürünleri genellikle bu türdendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder