4 Nisan 2012 Çarşamba

Batıl İnançların Zararları Nelerdir?

Batıl İnançların Zararları Nelerdir?
Batıl İnançların Toplumsal Zararlarına bakacak olursak Batıl inançların özünde yatan; topluma, bireylere bazı bilinmesi gereken şeyleri öğretmeyi korkutarak sağlamaktır. Aşağıdaki çoğu batıl inançlarda bunu görebilirsiniz. Örneğin Hıristiyanlıkta olan siyah kedi, süpürge, 13. Cuma gibi batıl inançlar Avrupa’nın paganizmi unutturma çabalarından kaynaklanmaktadır. Örneğin Anadolu’da yaygın olan batıl inançlarda ise yine öğretiler söz konusu olabilmektedir. Elektriğin yaygın olmadığı dönemlerde geceleri yapılan tırnak bakımı karanlık neticesinde hoş olmayan sonuçlar doğurabiliyordu. Dolayısı ile geceleri tırnak kesmenin hoş olmadığı farklı bir yöntemle bireylere anlatılıyor. Örneğin bıçak hediye edilmesi konusundaki batıl inanç eskiden krallıkların birbirleriyle savaşmadan önce birbirlerine bıçak göndermeleriyle ilgili olabilir. Bu savaşın sebebi bile sayılabiliyormuş.
Ev içerisinde şemsiye açmanın tehlikeli olduğu ortada, küçük bir mekanda açılan şemsiye mekanda bulunanlara istemeden zarar verebilir. Batıl inançların ortaya çıkmasındaki en büyük etken korkutularak bazı şeylerin öğretilmesinin yada şartlı davranılmasının daha kolay olmasıdır. Mezarlıklardaki ağaçlar toprakta oluşan azotu kullanır, havayı temizler, toprağın kaymamasını sağlar vs. İnsanlara böyle söylediğinizde sizi dinlemezler gidip o ağaçları yinede ihtiyaçları için kesebilirler. Mezarlıkların ağaçlara ihtiyacı vardır. İnsanlara mezarlıktan ağaç kesmenin çarpılmayla sonuçlanacağını anlatmak onları bu eylemden daha kolay uzak tutmaktadır çünkü dinin korkutucu ve caydırıcı etkisi büyüktür. Öyle ya da böyle insanlar garip şeylerde şansı veya şansızlığı bulmuşlar ve bazı olay ya da objelerin kötü ya da iyi kaderi getirdiğine inanmışlar.

Batıl inanışlardan kaçınmak

DİNİN aslında bulunmayan, birtakım yollarla sincice dine ilave edilen ve dini inançmış gibi telakki olunan söz ve fiillerin tümü hurafe ve batıl inanç kapsamı içine girmektedir.
Zihinlerde oluşan her yanlış ve inanış, insanları çarpık mantık ve ilişkiler ağı içine sokar. Bu ilişkiler sadece ferdin zihnini bulandırmakla kalmaz, topluma zarar veren bir yapıya dönüşür.
Batıl inanç ve hurafelerin ortak karakteri, aşırı tutuculuktur. Bu hastalığa müptela olmuş toplumlar, her türlü değişim ve gelişme karşısında tavır alırlar. En tutucu insanlar ve toplumlar, batıl inanışlara ve hurafelere en çok bağlı olanlardır.

Dinler tarihi incelendiği zaman görülecektir ki; her devirde bidat, hurafe ve batıl inanışlar, toplumların ortak problemi olmuş, daima gündemdeki yerini ve önemini korumuştur. Bu, dün olduğu gibi bugün de böyledir. İslam diniyle bağdaşmayan, akla ve mantığa uymayan, farkına varmadan insanları yüce dinin özünden uzaklaştıran bidat ve hurafeleri bazı farklılıklarla hemen her kesimde ve coğrafyada görmek mümkündür.


Dinimizin temel inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla bağdaştırılması asla mümkün olmayan, halkımızı yanlışlıklara sevk eden öyle hurafeler ve saçmalıklar var ki, birçok insan bunu din adına samimi bir şekilde savunmakta ve hatta bu davranışını hakiki dindarlık, bunlara karşı çıkmayı ise dinden uzaklaşma, itikatsızlık ve inançsızlık olarak kabul etmektedir. Halbuki dinin kabul etmediği anlayış, inanış ve uygulamalarla dindarlık olmaz. Tam tersine hurafe ve batıl inanışlar, farkına varmadan kişileri inandıkları, söyledikleri dinin gerçeklerinden ve özünden uzaklaştırır.

Gerçek dindarlık ancak dinimizin ana kaynaklarında bulunan inanç, ibadet ve ahlak esaslarını kabul etmek ve hayatımızı bu prensipler çerçevesinde düzenlemekle mümkündür. Sağlıklı ve gerçek bir dini hayat, hurafe ve batıl inanışlardan uzak olan bir hayattır. Kur’an, tevhit inancının dışındaki bütün inanç sistemlerinin batıl olduğunu belirtmekte, bu sebeple insanlara hakla batılı ayırt etmeleri uyarısında bulunmaktadır.
Batıl inanış ve hurafeler, Peygamberimizin vefatını müteakip geçen zaman içinde gerek eski Arap inanç ve geleneklerinin yeniden şu veya bu vesilelerle su yüzüne çıkması, gerekse fethedilen ülkelerin kültür ortamlarıyla temasa geçilmesi, İsrailiyat denilen ehli kitap kaynaklı rivayetlerin bünyeye sızmaları sonucu ortaya çıkmıştır.

Aslında İslam, ilk günden itibaren batıl inanış ve hurafeleri ortadan kaldırmak için gelmiştir. O günkü Arap toplumu içindeki tepkileri de o nedenle üzerine çekmiştir. Kur’an-ı Kerim’de bu hususta birçok ayetler mevcuttur. Ashab ve din alimleri batıl inançlarla asırlar boyu yılmadan mücadele etmiş ve İslam’ın saf ve berrak akidesini günümüze kadar taşımışlardır. Bu mücadele günümüzde de devam etmektedir. Ama insanları saplantılarından vazgeçirmek pek de kolay değildir. Batıl inançların kökü bir türlü kurutulamamıştır.

Toplumların ortak kültürel ve sosyal derdi olan bu sakat inanışların gelişmesine, kök salmasına zemin hazırlayan birçok sebep vardır. Cehalet, gelenek-görenek, menfi propaganda, çıkar hesapları, kişisel zaaflar, insanların saf ve temiz inançlarını istismar gibi sebepler, hurafe ve batıl inanışların ortaya çıkmasına ve yayılmasına neden olan faktörlerden bazılarıdır.

Batıl inanış ve hurafeleri yayanların zararları sadece kendi şahısları veya muhatapları ile de sınırlı değildir. Bunlar, din dışı uygulamalarını din kılıfı altında sergiledikleri için insanların saf inançlarını bozmakta ve böylece hem yüce dinimize, hem de halkımıza pek büyük zararlar vermektedirler. Öyle ise İslam’ın ulviyetini ve kutsiyetini gölgeleyen, onun dinamizmini ve hamleci ruhunu olumsuz yönde etkileyen bu asılsız inanç ve uygulamalara karşı mücadele etmek, yüce dinimizi bu saçma inançlardan arındırmaya çalışmak her olgun müminin vazifesi olmalıdır.


Batıl İnançların Bireysel Zararları - Batıl İnançların Bireysel Zararları Nelerdir
Batıl İnançların Bireysel Zararları - Batıl İnançların Bireysel Zararları Nelerdir

Zihinlerde oluşan her yanlış ve inanış, insanları çarpık mantık ve ilişkiler ağı içine sokar. Bu ilişkiler sadece ferdin zihnini bulandırmakla kalmaz, topluma zarar veren bir yapıya dönüşür.
Batıl inanç ve hurafelerin ortak karakteri, aşırı tutuculuktur. Bu hastalığa müptela olmuş toplumlar, her türlü değişim ve gelişme karşısında tavır alırlar. En tutucu insanlar ve toplumlar, batıl inanışlara ve hurafelere en çok bağlı olanlardır.

Dinler tarihi incelendiği zaman görülecektir ki; her devirde bidat, hurafe ve batıl inanışlar, toplumların ortak problemi olmuş, daima gündemdeki yerini ve önemini korumuştur. Bu, dün olduğu gibi bugün de böyledir. İslam diniyle bağdaşmayan, akla ve mantığa uymayan, farkına varmadan insanları yüce dinin özünden uzaklaştıran bidat ve hurafeleri bazı farklılıklarla hemen her kesimde ve coğrafyada görmek mümkündür.
Dinimizin temel inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla bağdaştırılması asla mümkün olmayan, halkımızı yanlışlıklara sevk eden öyle hurafeler ve saçmalıklar var ki, birçok insan bunu din adına samimi bir şekilde savunmakta ve hatta bu davranışını hakiki dindarlık, bunlara karşı çıkmayı ise dinden uzaklaşma, itikatsızlık ve inançsızlık olarak kabul etmektedir. Halbuki dinin kabul etmediği anlayış, inanış ve uygulamalarla dindarlık olmaz. Tam tersine hurafe ve batıl inanışlar, farkına varmadan kişileri inandıkları, söyledikleri dinin gerçeklerinden ve özünden uzaklaştırır.

Gerçek dindarlık ancak dinimizin ana kaynaklarında bulunan inanç, ibadet ve ahlak esaslarını kabul etmek ve hayatımızı bu prensipler çerçevesinde düzenlemekle mümkündür. Sağlıklı ve gerçek bir dini hayat, hurafe ve batıl inanışlardan uzak olan bir hayattır. Kur’an, tevhit inancının dışındaki bütün inanç sistemlerinin batıl olduğunu belirtmekte, bu sebeple insanlara hakla batılı ayırt etmeleri uyarısında bulunmaktadır.
Batıl inanış ve hurafeler, Peygamberimizin vefatını müteakip geçen zaman içinde gerek eski Arap inanç ve geleneklerinin yeniden şu veya bu vesilelerle su yüzüne çıkması, gerekse fethedilen ülkelerin kültür ortamlarıyla temasa geçilmesi, İsrailiyat denilen ehli kitap kaynaklı rivayetlerin bünyeye sızmaları sonucu ortaya çıkmıştır.

Aslında İslam, ilk günden itibaren batıl inanış ve hurafeleri ortadan kaldırmak için gelmiştir. O günkü Arap toplumu içindeki tepkileri de o nedenle üzerine çekmiştir. Kur’an-ı Kerim’de bu hususta birçok ayetler mevcuttur. Ashab ve din alimleri batıl inançlarla asırlar boyu yılmadan mücadele etmiş ve İslam’ın saf ve berrak akidesini günümüze kadar taşımışlardır. Bu mücadele günümüzde de devam etmektedir. Ama insanları saplantılarından vazgeçirmek pek de kolay değildir. Batıl inançların kökü bir türlü kurutulamamıştır.
Toplumların ortak kültürel ve sosyal derdi olan bu sakat inanışların gelişmesine, kök salmasına zemin hazırlayan birçok sebep vardır. Cehalet, gelenek-görenek, menfi propaganda, çıkar hesapları, kişisel zaaflar, insanların saf ve temiz inançlarını istismar gibi sebepler, hurafe ve batıl inanışların ortaya çıkmasına ve yayılmasına neden olan faktörlerden bazılarıdır.

Batıl inanış ve hurafeleri yayanların zararları sadece kendi şahısları veya muhatapları ile de sınırlı değildir. Bunlar, din dışı uygulamalarını din kılıfı altında sergiledikleri için insanların saf inançlarını bozmakta ve böylece hem yüce dinimize, hem de halkımıza pek büyük zararlar vermektedirler. Öyle ise İslam’ın ulviyetini ve kutsiyetini gölgeleyen, onun dinamizmini ve hamleci ruhunu olumsuz yönde etkileyen bu asılsız inanç ve uygulamalara karşı mücadele etmek, yüce dinimizi bu saçma inançlardan arındırmaya çalışmak her olgun müminin vazifesi olmalıdır. Bunun için yılmadan, usanmadan mücadele etmek gerekir.
Bidat ve batıl inançlardan korunabilmenin en güvenilir yolu Kur’an ve sünnete sığınmaktır. İlk emri "Oku" ile başlayan yüce kitabımız Kur’an’ı bir kere bile okuyup anlamayan insanların bu batıl kıskacın pençesinden kurtulmaları pek kolay değildir.

Kur’an’ın ifadesiyle batıl inanış köpük gibidir; Hak karşısında yok olmaya mahkûmdur.
Batıl İnançların Toplum Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Batıl İnançların Toplum Üzerindeki Olumsuz Etkileri

İlk çağlardan beri her toplumdan insanlar gerçeklik payı olmayan, korkuları, çaresizlikleri, eski gelenekleri gereği genellikle doğa üstü olan olaylara inanırlar. Bu inançlar batıl inançlar olarak isimlendirilir. Çoğu psikolojik olarak bu tür inanışların negatif etkisine maruz kaldığı için doğruluğuna ve bu tür batıl inançlara daha içten bir şekilde inanırlar.
Bana soracak olursanız batıl inançların özünde yatan; topluma, bireylere bazı bilinmesi gereken şeyleri öğretmeyi korkutarak sağlamaktır. Aşağıdaki çoğu batıl inançlarda bunu görebilirsiniz. Örneğin Hıristiyanlıkta olan siyah kedi, süpürge, 13. Cuma gibi batıl inançlar Avrupa’nın paganizmi unutturma çabalarından kaynaklanmaktadır. Örneğin Anadolu’da yaygın olan batıl inançlarda ise yine öğretiler söz konusu olabilmektedir. Elektriğin yaygın olmadığı dönemlerde geceleri yapılan tırnak bakımı karanlık neticesinde hoş olmayan sonuçlar doğurabiliyordu. Dolayısı ile geceleri tırnak kesmenin hoş olmadığı farklı bir yöntemle bireylere anlatılıyor. Örneğin bıçak hediye edilmesi konusundaki batıl inanç eskiden krallıkların birbirleriyle savaşmadan önce birbirlerine bıçak göndermeleriyle ilgili olabilir. Bu savaşın sebebi bile sayılabiliyormuş.


Ev içerisinde şemsiye açmanın tehlikeli olduğu ortada, küçük bir mekanda açılan şemsiye mekanda bulunanlara istemeden zarar verebilir. Kısacası benim görüşüm batıl inançların ortaya çıkmasındaki en büyük etken korkutularak bazı şeylerin öğretilmesinin yada şartlı davranılmasının daha kolay olmasıdır. Mezarlıklardaki ağaçlar toprakta oluşan azotu kullanır, havayı temizler, toprağın kaymamasını sağlar vs. İnsanlara böyle söylediğinizde sizi dinlemezler gidip o ağaçları yinede ihtiyaçları için kesebilirler. Mezarlıkların ağaçlara ihtiyacı vardır. İnsanlara mezarlıktan ağaç kesmenin çarpılmayla sonuçlanacağını anlatmak onları bu eylemden daha kolay uzak tutmaktadır çünkü dinin korkutucu ve caydırıcı etkisi büyüktür. Öyle ya da böyle insanlar garip şeylerde şansı veya şansızlığı bulmuşlar ve bazı olay ya da objelerin kötü ya da iyi kaderi getirdiğine inanmışlar. Aşağıda bu batıl inançlardan dünya çapında ve ülkemizde olanların bazılarını görebilirsiniz…

Batıl inanç ve hurafelerin ortak karakteri, aşırı tutuculuktur. Bu hastalığa müptela olmuş toplumlar, her türlü değişim ve gelişme karşısında tavır alırlar. En tutucu insanlar ve toplumlar, batıl inanışlara ve hurafelere en çok bağlı olanlardır.


Dinler tarihi incelendiği zaman görülecektir ki; her devirde bidat, hurafe ve batıl inanışlar, toplumların ortak problemi olmuş, daima gündemdeki yerini ve önemini korumuştur. Bu, dün olduğu gibi bugün de böyledir.




ATOM ENERJİSİNİN UYGULAMA VE KULLANIM ALANLARI

ATOM ENERJİSİNİN UYGULAMA VE KULLANIM ALANLARI
           Gereklerin tanımlanması
Nükleer enerji, altyapılara ilişkin olarak katı talepleri olan bir teknolojidir; o kadar ki, o ülkedeki diğer endüstriler muhtemelen bu türden katı kısıtlara hiç muhatap olmamıştır. AR-GE ile desteklenmiş çok sayıda disiplini ilgilendiren girdiler gerektirmektedir. Spesifik gerekler, yerine getirilmedikleri takdirde, nükleer enerjinin başlatılmasına engel teşkil ederler [1,3]. Bu gerekler, aşağıdaki temel alanlarda karşımıza çıkmaktadır:
Hükümet politikaları ve ulusal taahhüt (kararlılık);
İlk nükleer santrale başlanması ve bu santralin ulusal planlama çerçevesine bütünleştirilmesi için eylem planı;
Örgütsel yapılanmalar ve enerji ve elektrik sistem planlamasında uzmanlık;
Radyasyondan korunma ve nükleer güvenliğin [17,18] bağımsız olarak düzenlenmesine (denetlenmesine) ve santral mülkiyetine yönelik, her ikisi de yüksek nitelikli ve gereğince eğitilmiş personele [19,20] sahip, kurumsal ve örgütsel yapılanmalar;
Sanayide yeterli destek altyapıları [7], AR-GE [21], insan gücü geliştirme [20], teknoloji transferi ve kalite yönetimi/kalite temini (QM/QA) [22];
Nükleer teknolojiyi edinmek, nükleer donanım, malzeme ve servisleri tedarik edebilmek için (nükleer korumayı da içeren) uluslararası anlaşmalar yapılması;
Hükümet kararı kendi içinde, uzun vadeye dönük, kararlı ve sürekli bir taahhüt (irade) taşımalıdır; çünkü ulusal altyapıyı güçlendirmeye ve geliştirmeye tahsis edilmek zorunda olunan çabaların ve maliyetlerin karşılığı, ancak, belli bir zaman aralığında birkaç santrali kapsayan, uzun vadeli bir nükleer enerji programı ile alınabilir. Nükleer enerji projesi kararları yalnızca, finansman temini ve uluslararası teknoloji tedariki ile - atık yönetimi ve tasfiyesini de içerecek şekilde- nükleer yakıt çevrimi hizmetleri şartlarına ilişkin uzun vadeli politik kararlar gerektiren, uzun vadeli ekonomik elektrik üretimi büyüme planları bağlamında alınabilir. Bir hükümetin bir nükleer enerji programı geliştirme kararını resmileştirmesine yönelik birçok yol mevcuttur (yasa, kararname veya diğer yasal enstrümanlar gibi). Teknolojik ve finansal nedenlerden ötürü, yabancı tedarikçilerin ve finansal kuruluşların programın uygulamasında yer almaları önem taşımaktadır.
Aşağıdaki ölçütler ülkenin program planlama sürecinde, kararlara dayanak teşkil eden temeli oluştururlar:
 Uzun vadeli bir enerji arzı genişleme stratejisi olarak, nükleer enerjinin, tüm seçenekleri ve ilgili faktörleri göz önüne almak suretiyle bulunan teknik yapılabilirliği ve ekonomik geçerliliği;
 Konuyla ilgili tüm hususların kapsandığı ve gerekli tüm destek altyapısını, finansmanını da güvence altına almak suretiyle, sağlamaya yönelik olarak yeterli tedbirlerin alındığı, kapsamlı planlama;
İlk nükleer santralin öngörülen maliyet içinde zamanında tamamlanmasını ve hizmete alındıktan sonra güvenli ve güvenilir bir şekilde işletilmesini hedefleyen, etkin proje yönetimi için yeterli önlemlerin alınması.
Nükleer enerji planlaması teknik ve ekonomik planlamanın çok ötesine geçmek zorunda olup; ulusal altyapıların değerlendirilmesini ve yeri geldiğinde güçlendirilmeleri için planlar geliştirilmesini de içeren, hükümet politikalarının ve taahhütlerinin oluşturulmasında önkoşul niteliği taşıyan çok sayıda çalışma gerektirmektedir. Bu husus, bir nükleer enerji programı planlamak için neden uzun vadeli bir yaklaşım ve bütünleşmiş bir çerçeve benimsemek gerektiğini açıklayan temel gerekçedir. Çok sayıda faaliyetin birkaç ulusal örgüt çatısı altında yürütülecek şekilde genel planlama çalışması kapsamına dahil edilmesi gerekecektir. Tüm faaliyetlerin koordinasyonu kilit öneme haizdir. Entegre bir çerçevenin tanımlanması, yetersizliklerin nerelerde bulunabileceğini ve nasıl telafi edileceğini ortaya çıkarmak üzere, ülkedeki imkan ve kabiliyetlerin kapsamlı bir değerlendirmesine dayandırılmalıdır. Nihai ürün, ya konuyla ilgili uzun vadeli taahhüt çerçevesinde nükleer enerji seçeneğinin geliştirilmesi veya yakın dönem için gerçekleştirmeye çalışmaktan vazgeçilmesi şeklinde tecelli edecek olan, genel politik karar olacaktır.
Her seçeneğin kendine özgü teknik ve ekonomik karakteristikleri ile çevresel ve sosyal hususları bulunmaktadır. Her seçenek, bunlardan biri politik bir kararla açıkça dışlanana kadar, dikkate alınmalıdır. Nükleer enerji, çok düşük bir olasılığa sahip olsa da, önemli bir kaza durumundaki nükleer sorumluluğu (yükümlülüğü) kapsamak bağlamında uygun önlemler gerektirdiği için özel bir konuma sahiptir. Bu denli düşük olasılığa rağmen, nükleer bir kaza için ekonomik sorumluluğu kapsamaya yönelik uygun bir yasal çerçeve yürürlüğe konmalıdır. Kaldı ki, bu yükümlülük mevcut uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan bir gereklilik halinde de karşımıza çıkabilecektir. Nükleer enerji ayrıca, yurtdışından yardıma ve teknoloji ve hizmet temini için uluslararası piyasa işlevlerine olan kaçınılmaz bağımlılık yüzünden de özeldir. Bu hususların çoğu, hidroelektrik enerji, fosil yakıtlı termal enerji vb. gibi diğer enerji üretim türleri için de geçerlidir. Hidrolik enerji, hukuki sorumluluk sonucu doğuran kaza potansiyeli taşıma ve uygulamada, büyük nüfus topluluklarının yerinden edilmesini de içeren, önemli yerel çevre etkilerine sahip olabilme özellikleri bağlamında nükleer enerjiye benzemektedir. Termal enerji santralleri yalnızca yerel düzeyde değil, aynı zamanda bölgesel ve uluslararası düzeylerde de çevresel etkiler gündeme getirdiği gibi ithal yakıtlara bağımlılığı da artırabilir. Ülke içinde fosil yakıt kaynakları bulunsa bile, madencilik ve ulaştırma altyapısı önem taşıyabilir.
Daha ziyade gelişmekte olan ülkelerdeki büyüyen nüfus ihtiyaçlarının ve ekonomilerin neden olduğu sürekli olarak artan enerji, özellikle elektrik talebini karşılamak üzere ve enerji arz güvenliğini sağlamak amacıyla uygun enerji politikaları geliştirilmelidir. Yalnızca ülkenin kendi elektrik talebine değil, aynı zamanda komşu ülkelerinkilere de bakmak ve elektrik ihracatı/ithalatı seçeneğini açık tutmak sağgörülü (öngörülü) bir tutumdur. Global ısınma ve iklim değişikliği tehdidi ve insan yapımı sera gazı emisyonu sonuçlarının hafifletilmesi ihtiyacı da göz önünde bulundurulması gereken hususlardır.
3.2.           Nükleer Enerji Programı Planlamasına Ardıl Bir Yaklaşım
Nükleer enerjiyi elektrik sistemi büyütme planlamasına dahil etme kararından önce, karar üretmeye [23] yönelik, sağlık ve çevre etkilerine de yer veren, kapsamı genişletilmiş bir elektrik sistem analizi gereklidir (Tablo I).
Nükleer enerjiyi elektrik sistemi büyütme planına arz kaynağı seçeneklerinden biri olarak dahil etmeye yönelik politik karar alındıktan sonra, nükleer enerji planlaması ayrıntıları Tablo I’ de verilen ardıl bir yaklaşıma [5-8] ihtiyaç göstermektedir.
Nükleer enerji planlamasına yönelik basitleştirilmiş ardıl bir yaklaşım Tablo I’ de gösterilmektedir. Bu yaklaşım, iş ilerledikçe alınması zorunlu hale gelecek önemli kararlar etrafında inşa edilir. Tablo I’ de verilen kararlar, çoğu durum için, tekil “kilometre taşları” olarak anlaşılmak yerine, daha kapsamlı kararların bir parçası olarak görülmelidirler. Ayrıca, farklı aşamalardaki faaliyetler paralel gidebileceğinden, faaliyetler için belirli bir ardışık sıra da bulunmamaktadır.
Tablo I’de gösterilen kademeler, nükleer enerji seçeneğinin birbirinden çok farklı karar düzeylerini ifade etmektedir. Aşama A, birçok durum için, sadece nükleer enerji hazırlıklarına özgü olmayıp, hatırı sayılır bir üretim kapasitesine ve bunu hizmete sunacak bir şebekeye sahip bir ülkedeki planlama imkan ve kabiliyetlerinin normal bir gelişimini temsil eder. Nükleer enerji seçeneğine karar verildiği taktirde, bu konudaki yeterliklilik nükleer enerji planlama işinin zorunlu temellerinden birini teşkil ettiği için burada betimlenmiştir.
Aşama B, bir nükleer enerji programına daha spesifik olarak yönlendirilen çalışmalar ve değerlendirmeler içermekle birlikte, bu tür bir programı başlatma kararının alındığı anlamı taşımaz. Bununla birlikte, muhtemelen nükleer enerji seçeneği hakkındaki kamuoyu ve politika tartışmalarını başlatacağından, diğer enerji seçenekleriyle mukayese edildiğinde nükleer enerjinin dayandığı mantığı açıkça ortaya koyan, kamuoyu bilgilendirmeye özel dikkat sarf edilmelidir. Bu kademe yerel nüfusun işin içine dahil olması anlamına gelen saha etütlerinin başlatılmasını da içerdiğinden anılan bilgilendirme özel önem taşımakta olup, bu noktaya kadar alınan kararların somut ve sağlıklı politikalara dayandırıldığının kanıtlanmasına gerek duyulacaktır.
A. TEMEL PLANLAMA YETİSİNİN KAZANILMASI
Elektrik ve enerji sistemi tevsi planlamasına yönelik genel analizler için yetkin örgütler oluşturulması,
Planlama analizleri ve enerji güvenliği için, sağlık ve çevre etkilerinin nasıl dikkate alınacağını da içerecek şekilde, politika çerçevesinin (iskeletinin) sağlanması,
Uzun vadeli ekonomik elektrik tevsi planının geliştirilmesi,
Nükleer enerji seçeneğinin optimize edilen elektrik sistem planlamasına dahil edilme imkanlarının araştırılması.
NÜKLEER ENERJİ SEÇENEĞİNİN PLANLAMAYA DAHİL EDİLMESİ
B. NÜKLEER ENERJİ SEÇENEĞİNİN İRDELENMESİ
Nükleer enerjiye giriş için ihtiyaç duyulacak çerçevenin, altyapı durumu ve geliştirme gereksinimlerini de içerecek şekilde incelenmesi,
Nükleer santral kurulması için muhtemel yardım kaynaklarının araştırılması,
Saha etütlerinin başlatılması.
NÜKLEER ENERJİ İLE İLGİLİ GÜNCEL KONULARIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ
C. NÜKLEER ENERJİ SEÇENEĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ
Altyapı geliştirme, güvenlik, atık yönetimi, finansman, ulusal katkı ve teknoloji transferi konularını içerecek şekilde, nükleer enerjiye girişte ihtiyaç duyulacak politikaların geliştirilmesi.
BİR NÜKLEER ENERJİ POLİTİKASI BELİRLENMESİ
D. NÜKLEER ENERJİ SEÇENEĞİNİN KURULMASI
Yasal çerçevenin ve temel örgütlenmenin oluşturulması,
Nükleer santral ünitelerinin zamanlamalarının tespiti,
Uluslararası anlaşmaların görüşmelerinin yapılması.
BİR FİZİBİLİTE ÇALIŞMASININ BAŞLATILMASI
Lise ve üniversite düzeyinden başlayarak insan gücü yetiştirmek yalnızca programı planlamak için gerekli olan çok iyi eğitimli insan sağlamakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal eğitime de katkı yapar. Nükleer enerji konusunda ihtiyaç duyulan tüm yönlendirmeyi sağlayabilmek için, ülkedeki eğitim kurumlarının müfredat programlarına gerekli özenin gösterilmesi büyük önem taşımaktadır. İlaveten, gerekli eğitim altyapısı mutlaka geliştirilerek uygulamaya konması gerekmektedir. Uzun zamana ihtiyaç gösteren bu faaliyetler, tercihan nükleer enerji programını başlatmadan önce başlatılmalıdır [19,20,24].
Aşama C, politikaların geliştirilmesine vurgu yapar ve bir nükleer enerji programı için gerekli yasal ve örgütsel çerçevelerin kurulmasına yönelik kararlı bir taahhüdü temsil eden Aşama D’ye öncülük eder. Gerekli uygulama adımlarına ilişkin kapsamlı değerlendirmeler halihazırda yapılmıştır [1,2,3,6,7,8,20,25]. Aynı kademeler için Tablo I’de gösterilen bu uygulama adımları Tablo II’de özetlenmektedir.
Tablo II, gerçekleştirilmesi gereken faaliyetlerin “entegre paketini” açıklamaktadır. Bu paket, her biri birkaç daha ayrıntılı faaliyetten oluşan, çok büyük sayıda farklı faaliyet içermektedir. Bu faaliyetler çok sayıda örgüt (organizasyon) tarafından gerçekleştirileceğinden, bunları sıralı bir ilerleme sağlayan tutarlı bir program kapsamında entegre etmek önemli ve öncelikli bir girişim olacaktır. Bu girişim için gerekli olan araçlar, önemli bir program veya projeyi yönetmek için kullanılan klasik araçlarla aynıdır: iyi iletişim, koordinasyon, izleme, programlama (termine bağlama) ve karar üretme, vs. Tüm faaliyetlerin merkezi bir birimden icra edilmesi elbette avantajlı olmakla birlikte, fiiliyatta gerçekleştirilmesi çoğunlukla mümkün değildir. Her biri kendi kurulu düzenine sahip belli sayıda kurum, kuruluş ve organizasyonun iş kapsamında yer alması muhtemel olup, aralarında koordinasyon ve işbirliği eksikliği bulunması nükleer enerji programını geciktirebileceği gibi tamamen tıkanmasına da yol açabilir.
Her halükarda, farklı kurumların sorumluluklarının betimlendiği kapsamlı bir eylem planı geliştirilmeli ve nükleer enerji program planlamasının daha ilk aşamalarında doğrudan hükümet tarafından onaylanması gerekmektedir.
Nükleer enerji programı planlaması ile ilgili organizasyonlar [26] aşağıdakilerdir:
Hükümet; bakanlıkları, planlama komisyonu ve diğer kurumları aracılığıyla, enerji arzı, güvenlik ve hukuki (mevzuat) düzenleme, çevre koruma, yurtiçi altyapı geliştirme konularındaki politikaları, nükleer insan gücünün eğitimi [19,20,24] ve uluslararası piyasanın kullanımı ile ilgili olanları da kapsayacak şekilde oluşturmada, öncü bir rol üstlenmelidir. Ayrıca, gerekli hukuki mevzuatı [17] yürürlüğe koymak, ihtiyaç duyulan organizasyonları tesis etmek veya önemli rol üstlenecekleri seçmek ve finansmanı kolaylaştırıcı uygulamaları (eylemleri) da gerçekleştirmek zorundadır.
Santral sahibi; elektrik sistemi tevsi planlaması, ekonomik analizlerin yapılması, projelerin belirlenmesi, uygulamaya konulması ve santrallerin güvenli bir şekilde işletilmesi sorumluluklarına sahip olacaktır. Bu organizasyon, başka üretim santrallerine sahip plan ve işleten bir elektrik üretim şirketi değilse, o taktirde, nükleer olan ve olmayan üretim sistemleri için uyumlu bir işletme planını güvenceye almak bakımından, elektrik üretim şirketi ile yakın bir işbirliği ve koordinasyon gerekli olacaktır.
Bağımsız nükleer düzenleme (denetleme) kurumu; tüm güvenlik gereklerini belirlemek ve bunların yerine getirildiğini gözetip denetlemek sorumluluğu taşıyacak şekilde teşkil edilebilecektir. Ülke içinde, basınç kapları ve elektrik tesisatları, kirlilik kontrolü ve çevre koruma vb. gibi spesifik alanlarda söz sahibi başka düzenleyici/denetleyici kurum/kuruluşlar da olacağından, bunlar arasındaki görev ve sorumluluk sınırlarının açık bir şekilde çizilmesi gerekecektir.
Nükleer araştırma merkezlerini de içeren, farklı AR-GE organizasyonları bilimsel ve teknik destek vermek ve ayrıca teknoloji transferini özendirmek ve kolaylaştırmak zorundadır,
Ulusal sanayi herhangi bir nükleer enerji projesine aktif bir biçimde katılmalıdır.
Eğitim kurumları, her düzeydeki yüksek vasıflı personel ihtiyacını karşılamaya yardım etmek zorundadır.
A. TEMEL PLANLAMA YETİSİNİN KAZANILMASI
Tevsi (genişleme) planlaması için enerji ve elektrik sistemi analizlerini gerçekleştirecek organizasyonların ve sorumlulukların belirlenmesi,
Enerji tevsi planının analizinde çevre ve sağlık sorunlarına ne ölçüde yer verileceğine (seçeneklere göre) karar verilmesi,
En son model ve metodolojilerle donatılan, nitelikli bir enerji ve elektrik planlama grubunun kurulması ve eğitilmesi,
Planlama çalışmaları için gerekli bilgi ve veri kaynaklarının belirlenmesi,
Ekonomik kalkınma, enerji arz güvenliği ve çevre koruma kurum/kuruluşları ile ilişkileri de içerecek şekilde, genel enerji konuları hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi için sorumlulukları tanımlanan bir grup oluşturulması,
Olası tüm seçenekleri ve bunlardan birini veya birkaçını hariç tutmanın sonuçlarını göz önünde bulundurarak, bir enerji ve elektrik arz planı geliştirilmesi,
NÜKLEER ENERJİ SEÇENEĞİNİN PLANLAMAYA DAHİL EDİLMESİ
B. NÜKLEER ENERJİ SEÇENEĞİNİN İRDELENMESİ
 Olası yardım kaynaklarının incelenmesi ve hangisinin ne için kullanılacağına karar verilmesi,
Teknik, ekonomik, politik ve politika yönlerini kapsayacak şekilde, nükleer santraller, yakıt, yakıt çevrim hizmetleri ve teknoloji transferi konularında uluslararası arz durumunun incelenmesi,
Nükleer santrallerin mülkiyeti, radyasyondan korunma, nükleer güvenlik, AR-GE, atık yönetimi, tasfiye ve korumayı kapsayacak şekilde, nükleer faaliyetlere yönelik muhtemel organizasyon yapılanmaların incelenmesi,
Olası alternatif nükleer güvenlik politikalarının incelenmesi (tedarikçi ülkenin düzenlemelerinin kabulü veya başka bir alternatifin benimsenmesi),
Nükleer santrallerin ve malzemenin mülkiyeti, radyasyondan korunma, nükleer güvenlik ve üçüncü taraf yükümlülüğü konularındaki yasal gereklerin incelenmesi,
(Santralde kullanım sonrasındaki işlemleri içeren) arka yakıt çevrimini kapsayan, atık yönetimi ve tasfiye için olası seçeneklerin gözden geçirilmesi
Finansman gereklerinin ve olası mekanizmalarının değerlendirilmesi
Her düzeydeki nitelikli insan gücü başta olmak üzere, ulusal altyapı gereklerinin, imkan ve kabiliyetlerinin, kısıtlarının ve gelişme ihtiyaçlarının ve sanayi desteği, Kalite Temini/Kalite Güvence ile teknoloji transferine destek konularının değerlendirilmesi
Nükleer enerjinin tüm yönleri hakkında kamuoyunu bilgilendirmekten ve bu iş için bir program hazırlamaktan sorumlu olacak bir grup oluşturulması (veya mevcudun büyütülmesi)
Nükleer santraller ve atık depolanması için saha incelenmesi ve saha etüt süreçlerinin başlatılması
NÜKLEER ENERJİ İLE İLGİLİ TÜM GÜNCEL KONULARIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ
C. NÜKLEER ENERJİ SEÇENEĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ
Nükleer güvenlik rejiminin geliştirilmesi ve önerilmesi,
Yurtiçi ve yurtdışında eğitim yoluyla nükleer insan gücü yetiştirmeye yönelik bir politika geliştirilmesi ve önerilmesi,
 İlk nükleer santrallerde yerli katkı hedeflerinin belirlenmesine yönelik gerçekçi yaklaşımların geliştirilmesi ve nükleer enerji seçeneğini desteklemek üzere ulusal altyapıya yönelik önerilerin geliştirilmesi,
Nükleer silahların yayılmasının önlenmesi konuları da dahil, uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelere ilişkin gereksinimlerin belirlenmesi,
Mevcut faaliyetlere dayalı olarak, (santralde kullanım sonrası işlemleri içeren) tüm arka yakıt çevrimini ve atık depoları yer seçimi de dahil, nükleer atık yönetimi ve tasfiye için uzun vadeli bir politika önerilmesi,
Tüm teknik, ekonomik, finansal, sosyal, çevresel hususları içerecek şekilde bir “nükleer enerji programı fizibilite çalışması” gerçekleştirerek, nükleer enerjinin kullanılmaya başlanmasının getireceği faydalar, dezavantajlar, gerekler ve kısıtların özetlenmesi,
Ulusal kalkınma planları ve uzun vadeli elektrik arz planlaması bağlamında, nükleer enerji uygulamasına ilişkin, güvenlik, atık yönetimi ve altyapı geliştirme politikalarını da içeren,  genel bir “nükleer enerji uygulamaları politikasının” belirlenmesi.
BİR NÜKLEER ENERJİ POLİTİKASININ BELİRLENMESİ
D. NÜKLEER ENERJİ SEÇENEĞİNİN KURULMASI
Santral mülkiyeti, işletme ve yasal düzenleme için yasal ve örgütsel altyapının kurulması,
 Düzenleme/denetleme kurumunun oluşturulması,
Elektrik arz planı içinde nükleer santrallerin baştan sona taslak zamanlama takviminin tayini,
İlk projeler için olası ve arzulanan ulusal katkının belirlenmesi,
Gerekli uluslararası anlaşma görüşmelerine başlanması,
Nükleer insan gücü yetiştirme programlarının başlatılması,
Bir proje yönetim grubunun kurulması,
Bir fizibilite çalışması başlatılması
Yeterli ve kararlı bir elektrik şebekesinin geliştirilmeye başlanması,
BİR FİZİBİLİTE ÇALIŞMASI BAŞLATILMASI
3.3.      Nükleer enerji programı planlamasının ilk aşamaları
3.3.1.     Aşama A: Planlama için temel analiz yetisinin kazanılması
Gelecekteki genel enerji taleplerini karşılamanın taşıdığı önem yüzünden, birçok ülke enerji arz ve talebinin analiz edilmesiyle görevli bir merkezi planlama komisyonuna veya benzeri bir kuruma sahiptir. Öte yandan, nükleer enerji seçeneğinin elektrik arz planlamasına dahil edilmesinden çok önce, ulusal enerji talebi ve elektrik arz planlaması [23,27] bağlamında, elektrik arz sisteminin genişletilmesinin ekonomik ve teknik planlamasından sorumlu bir organizasyon da mevcut olmalıdır. Bu organizasyon veya bir sistem planlama grubu, (kamu) elektrik şirketi bünyesinde yer alabilir. Merkezi planlama ve sistem tevsi organizasyonlarının her ikisinin de planlama çalışması yapması durumunda, yakın bir işbirliği ve koordinasyon gerekli olacaktır. Nükleer santrallerin kamu elektrik şirketi dışında bir organizasyon tarafından sahiplenilmesi ve işletilmesi söz konusu olduğu taktirde, bu durum henüz planlamanın erken safhalarında ilgili tüm organizasyonlar arasında koordinasyon sağlanması ihtiyacını daha da önemli hale getirir. Sistem planlama grubunun liyakati yüksek olmalı ve en son teknolojik düzeyi yansıtan model ve metodolojiler kullanılmalıdır. Ek 2, UAEA tarafından geliştirilen modelleri listelemektedir.
Planlama grubunun temel amacı, elektrik sistemi için teknik açıdan yapılabilir ve ekonomik açıdan en uygun olan tevsi planlarını ortaya koymaktır. Grup, ulusal kalkınma planları ve enerji talep eğilimleri ve tahminlerinden, üretim tesislerinden elde edilen fiili maliyet tecrübesine ve büyük projelerin faiz ve iskonto oranlarını da içeren genel ekonomik parametrelere kadar, çok sayıda bilgi ve veriye ulaşmak zorundadır. Planlama sonuçları, gelecekteki yakıt fiyatları, santral ilk yatırım maliyetleri ve iskonto oranı gibi bir kısım girdi verilerine duyarlıdır ve gerçekçi değerleri seçebilmek için hatırı sayılır bir muhakeme yetisine gereksinim vardır. Bu nedenle, planlama grubunun görevi yüksek niteliklere sahip yetişmiş insan gücü gerektirmektedir ve diğer bir kısım (örneğin, ekonomi bakanlığı, enerji bakanlığı ve çevre bakanlığı gibi) ulusal kurumlardaki uzmanlarla kapsamlı bir işbirliği sağlanmasına bağlıdır. 
Grup bu görevinde, çevre koruma standartları, yakıt politikaları (enerjide bağımsızlık), kaynak koruma ve ödemeler dengesi gibi konulara ilişkin olarak, ulusal politikaların dayattığı bazı kısıtlarla da karşılaşacaktır.
Nükleer enerjinin elektrik sistemi tevsi analizi ve planlamasına dahil edilmesi bir kere merkezi planlama tarafından karara bağlandıktan sonra, nükleer santrallerin ayrıntılı planlaması başlatılmalıdır [5,6,8].
Nükleer enerji planlamasının zaman ufku genellikle 15 yıl mertebesinde olup, diğer endüstrilerinkinden çok daha uzun ve ülkede klasik güç santralleri için geçerli süreçten de muhtemelen uzun bir süredir. Koşullar zamanla değiştiğinden, planlama uygulamasının (eksersizinin) tekrarlanmasına gerek olacaktır. Elektrik sistemi tevsiinin ekonomik planlaması gerçekten yinelemeli bir süreç ve süreklilik içinde, düzenli olarak güncellenmesi gereken bir eksersiz döngüsüdür.
Planlama grubunca yapılan çalışmanın sonuçları, nükleer enerji seçeneğinin, ekonomik uygulanabilirliği olan uzun vadeli bir enerji ve elektrik arzı tevsi stratejisi kapsamında bir role sahip olup olmayacağını öğrenmek bakımından kilit öneme haiz verileri sağlayacaktır. Bununla beraber, nükleer enerjiye ilişkin kararların, yalnızca ekonomik temel üzerinde alınmak yerine, bir dizi ilave faktörü dikkate alması gerektiği vurgulanmaktadır. Yukarıda sözü edilen tüm kuruluş ve organizasyonların karar alma sürecine dahil edilmesi gerektiği Tablo III’den açıkça görülmektedir.
 Planlama işine genel rehberlik sağlayan otorite olarak hizmet vermek,
Belirlenen görevleri ilgili organizasyonlara dağıtmak ve bu görevlerin yerine getirildiğini denetlemek,
 Uzmanlık alanına giren, gerekli kararları almak,
Hükümet politikası kararlarını hazırlamak.
3.3.2.     Aşama B: Nükleer enerji seçeneğinin irdelenmesi
Nükleer enerji seçeneğinin irdelenmesi, Tablo II’de gösterildiği üzere, çeşitli disiplinlerden uzmanlara ihtiyaç gösterir. Bu aşamada, çalışmalar ve değerlendirmeler kısmen danışman firmaların yardımı ile gerçekleştirildiğinden, uzmanların yalnızca bir bölümü ilgili organizasyonun personel kadrosunda yer almak durumundadır. Birçok durumda, karar ve faaliyetlerin dayandırılacağı tecrübe alanlarında eksiklikler bulunacaktır. Süreç hakkında deneyim sahibi yurtdışı organizasyonlarla, örneğin hükümetler ve kamu kurumları arasında işbirliği anlaşmaları yoluyla, yakın bağlar geliştirmek de bu aşamada ele alınması tercih edilebilecek faaliyetlerdendir. Konu alanlarının çoğu için IAEA kılavuz kitapları mevcuttur [5,6,7,8,15,16,20,21,24,25]. IAEA ayrıca, nükleer mevzuat ve güvenlik düzenlemeleri, planlama modelleri ve metodolojileri gibi konularla ilgili bazı yardım paketleri oluşturmuştur. Uluslararası anlaşmaların bir kısmında, örneğin nükleer silahların yayılmasının önlenmesi antlaşması (NPT) için hali hazırda bağlayıcı hükümler bulunmaktadır. Dış yardım olsa da, karar sorumluluğu mülkiyet sahibinde olduğundan, bu tür dış tavsiye/iş/hizmet katkılarını muhakeme edebilmek, değerlendirebilmek ve iç bünyeye dahil edebilmek için, yurtiçi kapasiteyi geliştirmek önemlidir. Ülke içinde spesifik alanlarda uzmanlaşmış belli sayıda organizasyon olması ve gerekli hallerde uzmanlıklarına başvurulması sağlanabilmelidir.
Mevcut organizasyonların yetkinliklerinin gözden geçirilerek, hangi haller için kapasitelerin artırılmasına veya yeni organizasyonlar tesis edilmesine yönelik ihtiyaçlar olduğunun belirlenmesi, tüm konu alanları için ortak bir gerekliliktir. Hepsinin ötesinde, ihtiyaç duyulduğunda nitelikli personel temin etmenin ve bunların istenen görevleri yerine getirmeleri için gerekli desteğe ve yetkiye sahip olmalarını güvence altına almanın nasıl mümkün olacağını değerlendirmek gerekecektir.
Nükleer enerji programının bir ölçüde kamuoyu muhalefeti ile karşılaşma olasılığına sahip olması, halkı aydınlatma toplum bilgilendirme etkinliklerinin olabildiğince erken örgütlenmesi ihtiyacını ortaya koymaktadır. Halkı aydınlatma grubu, çalışmaları desteklemeye yönelik güncel kararlar ve kamuoyu duyarlılığı olan konuların hallinde sağlanan gelişmeler hakkında zamanında ve yeterince bilgilendirilmelidir. Aşağıdaki üç konunun özellikle önemli olması muhtemeldir:
Nükleer güvenlik: Halkı aydınlatma grubunun, benimsenen veya benimsenmesi teklif edilen güvenlik politikaları, özellikle de santral yerleşimi [28] hakkında, santralın güvenlik kriterlerinin ciddi bir kaza durumunda bile yerel halktan hiç kimsenin boşaltılmasına gerek bırakmayacak nitelikte seçileceği gibi örnekler üzerinden, yerel halka erken aşamada bilgi sağlaması çok yararlı olacaktır,
Atık yönetimi ve tasfiye politikaları: Hastane ve sanayi kökenli atıklar gibi düşük radyoaktivite düzeyli atıkların atık yönetimi, nakliye ve tasfiye işlemlerinin, halen yapıldığı gibi, düzenleyici denetim altında yürütülmesinde yarar olduğu kanıtlanmıştır. Böylesi bir uygulamanın, bizatihi varlığı ile kullanılmış yakıt ve yüksek düzeyli atıkların da güvenli bir şekilde yönetilebileceği, nakledilebileceği ve tasfiye edilebileceği konusunda, kamuoyunu ikna etmeyi bir ölçüde kolaylaştırdığı görülmektedir. Hepsinden önemlisi, arka yakıt çevrimi [25] için benimsenecek ulusal politika, tasfiye konusunda, ulusal tasfiyeye ilaveten, uluslararası bir anlaşma kapsamında işbirliği yapılması gibi seçeneklere açık kapı bırakılsa bile, çok erken aşamada belirginleştirilmelidir,
Nükleer enerji seçeneği: Halkı aydınlatma grubu, ekonomik geçerliliği, enerji bağımsızlığına katkısı, ulusal düzeydeki ekonomik kalkınma planlarına uygunluğu ile yerel düzeydeki ekonomi, kalkınma ve istihdam üzerindeki etkisi konularında, nükleer enerji seçeneğinin haklılığını açıklamaya muktedir olmalıdır.
İlk aşamalar bir nükleer enerji programı kararı (taahhüdü) içermese de, birbirini izleyen her aşamada daha fazla çalışmaya yönelik olarak kararlı ve artan bir taahhüt söz konusudur. Nükleer güvenlik düzenleme politikası alternatiflerinin irdelenmesi, bu alternatiflerin neler olduğuna ilişkin olarak, derinliği gittikçe artan bir çalışma anlamına gelecektir. Zorluk derecesi muhtemelen yüksek bir başka konu da, ilk ve sonraki nükleer santral projelerindeki yerli katkı hedefi ve bu doğrultuda uygulanması gereken politikadır. Bunlar daha ayrıntılı olarak Bölüm 5’de ele alınacaktır.
3.4.           Nükleer Enerji Seçeneğinin Geliştirilmesi ve Kurulması
3.4.1.     Aşama C: Nükleer Enerji Seçeneğinin Geliştirilmesi
Nükleer enerji seçeneğinin geliştirilmesine ilişkin üçüncü planlama aşaması, esas itibariyle nükleer sektör için ulusal politikalar geliştirilmesi ve benimsenmesi ile ilgilidir. Karar verilmesine ihtiyaç duyulan alanlar aşağıdakilerden oluşmaktadır:
 Hükümet seviyesinde ve ulusal seviyede taahhüt (bağlılık),
Yasal düzenleme çerçevesinin oluşturulması,
Nükleer ve radyasyon güvenliği rejimlerinin oluşturulması,
İnsan gücü yetiştirilmesi,
Nükleer santral projelerindeki yerli katkı,
Çevre konuları (yalnızca santral sahası ile ilgili hususlar,  genel çevre konuları Aşama A’ya dahildir),
Finansman,
Uluslararası antlaşmalar ve anlaşmalar,
Nükleer yakıt çevrimi,
Radyoaktif atık yönetimi,
 Nükleer tesislerin sökülmesi,
Kamuoyu desteği,
Diğer ilgili ulusal politikalar.
Bu aşamada, yabancı organizasyonlarla yapılması arzu edilen işbirliği ve bunlara ihtiyaç duyulmasından kaynaklanan bağımlılık düzeyleri netleştirilmeli ve gerekli resmi anlaşmalar yapılmalıdır. Bu aşamanın sonunda tüm politikalarla ilgili kararlar alınmalıdır, böylece yeni oluşturulan organizasyonların yapacağı yatırımların, mevcut organizasyonların güçlendirilmesi ve altyapı geliştirme çalışmalarının belirgin hale gelmesi sağlanacaktır.
3.4.2.     Aşama D: Nükleer Enerji Seçeneğinin Kurulması
Nükleer enerji seçeneğini kurma ile ilgili son planlama aşaması esas itibariyle nükleer enerji için gerekli çerçeve ve organizasyonların tesis edilmesini kapsamaktadır.
Tablo II’de gösterildiği üzere, dördüncü aşamanın sonunda, genel politik karara baz teşkil etmek üzere, ilk nükleer santral için bir fizibilite çalışması başlatılması önerilmektedir. Bölüm 3.2’de belirtildiği üzere, politika genellikle farklı alanlardaki bir seri kararlar aracılığıyla geliştirilmektedir. Daha sonra, bilgilerin ve alınan politika kararlarının bütünlüğünü (tamamlığını) belgelendiren bir beyaz rapor veya başka bir doküman, muhtemelen toplumsal erişimi mümkün kılmak maksadıyla hazırlanabilir. Bu tür bir beyaz rapora veya başka bir dokümana, olan ihtiyacın her bir durum için kararlaştırılması gerekirken, bu aşamada, göz önünde bulundurulan tüm teknik, ekonomik, finansal, sosyal ve çevresel konuların belgelendirilmesi arzu edilmektedir.
3.5.           Kaynak Planlama
Finans ve insan gücü kaynakları, bir nükleer enerji programının planlanması açısından hayati önem taşıyan iki unsurdur. Bir nükleer enerji programını başlatmadan önce oluşturulması gereken başlangıç altyapısı maliyetleri, diğer sanayilerin mevcut altyapılarına bağlı olarak, ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir.
Nükleer enerjinin gelişmekte olan ülkelere girmesinin önündeki en büyük engel finansman teminidir [3]. Nükleer santrallerin ihraç edilmesine yönelik krediler için diğer seçeneklere oranla daha yüksek faiz oranları uygulanmasını emreden OECD ortak kararının, özellikle “nükleer santraller için önemli bir ekonomik yük oluşturduğu”  değerlendirilmekteydi. Maalesef, 80’lerin sonlarından bu tarafa çok fazla bir şey değişmemiştir ve finansman önemli bir kısıt olmaya devam etmektedir. Dünya Bankası, Doğu Avrupa’daki nükleer santraller için bazı yardımcı (yedek) ekipmanın finanse edilmesine yardım sağlamakla birlikte,  bir nükleer santralin çekirdek finansmanını bile sağlamayı hala öngörmemektedir. Bölgesel kalkınma bankalarının bu konuya ilişkin olarak açıkça belirlenmiş bir duruşları bulunmamaktadır. UAEA’nın “Gelişmekte Olan Ülkelerde Nükleer Santraller için Finansman Düzenlemeleri” [29] isimli kılavuz kitabı, finansmanın temel özelliklerini ve içerdiği sorunları, enerji üretim projelerinin finanse edilmesine ve finansal kaynakların harekete geçirilmesine yönelik yaklaşımları incelemektedir.
UAEA’nın “İnsan Gücü Geliştirme” [20] isimli rehber kitabı, proje öncesi faaliyetler, proje yönetimi, proje mühendisliği, tedarik (satın alma), Kalite Temini/Kalite Kontrol, santral inşası, işletmeye alma, işletme ve bakım, yakıt çevrimi faaliyetleri ve nükleer lisanslama ve (yasal) düzenlemeden müteşekkil tüm aşamalar için, insan gücü gerekleri ve teknik nitelikleri hakkındaki ayrıntıları vermektedir. Bu kılavuz aynı konularda ulusal katılım ve insan kaynakları geliştirme hususlarına da değinmektedir. İnsan gücü geliştirme programı planlaması, insan gücü geliştirme uygulaması ve bir nükleer enerji programı faaliyetleri için insan gücü yetiştirilmesi konularının ayrıntılarını ele almaktadır.

Basketbolda Temel Hareketler

Basketbolda Temel Hareketler
 Duruş
 Basketbolda hangi pozisyonda oynarsanız oynayın, duruş şeklini doğru bilmek en önemli noktadır. Buna hazır olma da diyebiliriz. Basketbolün karakteristiği gereği oyun çok hızlı ve çabuk gelişmekte ve değişmektedir. Her an pas alacakmış, şut atacakmış, top sürecekmiş veya ribaunda çıkacakmış gibi hazır ve hareketli olmalısınız. Topla hızla hücuma çıkmak veya defansa dönmek için hazır olmalısınız.
İyi bir hazır bekleme pozisyonunda;
·         Ayaklar omuz genişliğinde açık ve bir adım önde, dizler hafif bükülü vaziyette,
·         Kollar vücudunuzun önünde ve göğüs seviyesinde, dirsekler aşağıda ve vücudunuza yakın, avuçlarınız dışa dönük,
·         Başınız dik ve sürekli uyanık vaziyette olmalısınız.
 Pivot Hareketi
 Basketbolün temelini oluşturan harekettir. Topa sahip olduktan sonra, bir ayak yerde sabit kalırken, diğer ayağın kuralara uygun olarak istenilen yönde hareket etmesine pivot hareketi denir. Pivot ayağı sabit kalmak kaydıyla, diğer ayağınızı istenilen yöne hareket ettirerek pas yapılabilir veya şut atılabilir. Pivot hareketi; topu kontrol altına almak, bir rakibi aldatmak ya da onu blok yoluyla önlemek amacıyla kullanılır. Pivot hareketini şu şekilde yapabilirsiniz:
·         Pivot ayak topuğunu kaldırıp, ayak ucunda dönebilir,
·         Serbest olan ayakla istenilen yöne ve yere hareket ettirebilirsiniz.
Unutulmaması gereken şey, pivot ayağınızı top elinizden çıkmadığı sürece yerden kesilmemesi. Aksi halde hatalı yürüme yapmış olursunuz.
 Top tutma
 Bir oyuncunun durarak, yürüyerek, koşarak veya sıçrayarak yerde duran, yuvarlanan, potadan seken veya pas olarak gelen topu; tek veya çift elle tutarak kontrol altına almasıdır. İyi top tutma, iyi pas yapmanın, top sürmenin veya şut atmanın temelini oluşturur. Çünkü topla yapılan tüm basketbol hareketleri top tutma ile başlar. İyi bir basketbol oyuncusu topu, istenilen yerde ve şekilde tutabilmelidir. Hatalı top tutmalar, bir takımın pozisyonu kaybetmesine ve sonunda da sayı kaybetmesine neden olabilir.
İyi top tutabilmek için:
·         Ayaklar omuz genişliğinde açık, bir ayak diğerine göre biraz öndedir.
·         Dizler hafif bükülü, gövdenin üst kısmı hafifçe öne eğiktir.
·         Kollar öne uzatılmış ve dirsekler yere paraleldir.
·         Parmaklar mümkün olduğunca açık, bilek yumuşak ve esnektir.
·         Pas gelirken kollar öne doğru uzatılır. Top mümkün olan en uzak noktada parmakların teması ile emilerek tutulur. Avuç içi topa temas etmemelidir.
·         Topun yüksekliğine, sertliğine, yönüne, uzaklığına göre gelişi top tutuşu sırasında dikkat edilmesi gereken noktalardır.
 Paslaşma
 Pas, topun bir oyuncu tarafından çeşitli şekillerde tek veya çift el kullanılarak takım arkadaşına aktarması hareketidir. Oyuncunun ve pozisyonun durumuna göre değişen çeşitli şekillerde paslaşmalar vardır. Fakat bütün paslaşmalarda dikkat edilmesi gereken ortak noktalar şunlardır:
·         Bütün paslar parmaklarla yapılır, avuç içi kullanılmaz.
·         Parmaklar top üzerinde açık ve eşit dağılmış olmalıdır.
·         El bilekleri mümkün olduğunca esnek olmalıdır.
·         Kollar top elden çıktıktan sonra, hareketi takip etmelidir.
1. Göğüsten Pas
 Basketbolde en sık kullanılan ve tercih edilen pas çeşididir. Çabuk ve kolay şekilde yapılması, takım arkadaşının kolay alabilmesi ve yüksek isabetlilik oranı olması göğüsten pasın tercih edilme nedenleridir. Göğüs pası sırasında dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:
·         Yüzünüz top atılan kişiye dönük olmalı,
·         Baş yukarda ve dizler hafif bükülü durumdadır,
·         Parmaklar açık ve topu kavramış durumdadır,
·         Top göğüs hizasında ve dirsekler hafifçe dışa dönüktür,
·         Topu elden çıkarırken kollar mümkün olduğunca gergin olmalı ve topun atılacağı kişiye doğru bir adım atılmalıdır,
·         Bilekler esnek vaziyette öne ve yukarı doğru topu takip etmelidir.
2. Yerden Pas
 Bu pas türü genellikle size yakın savunma yapıldığında, topun yere vurdurularak rakip oyuncunun kolları altından takım arkadaşınıza tek veya çift elle atılmasıdır. Kısa atılan bir pas çeşididir. Atış tekniği göğüsten yapılan pas gibi olmakla beraber, avuç içi ve bileklerin yönü yere doğrudur. Dizler ve kalça biraz daha alçak pozisyondadır. Pas yaparken öne doğru bir adım atılması pas isabetliliğinin artmasını sağlar.
 3. Baş Üstü Pas
 Bu pas genellikle savunma oyuncularının ve kesicilerin üzerinden, ribauntu kapan oyuncunun fast break hücumuna yönelik sahanın uzağındaki bir oyuncuya top atmak için tek veya iki elle kullanılan pas türüdür. Uzun boylu oyuncuları beslemek için ideal bir pas türüdür. Bu pas atışı sırasında dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:
·         Çift el kullanılacaksa, top baş üzerinde, parmaklar topu arkadan açık olarak kavrayacak şekilde ve baş parmaklar topun altında yer alır.
·         Pas atacak oyuncu öne doğru bir adım atarak, ağırlık aktarımını arka bacaktan ön bacağına taşır.
·         Kollar yukarıda, dirsekler baş seviyesinde hafif bükülü ve öne doğru açık olmalıdır.
·         Tek el baş üstü paslarda, hangi el kullanılıyorsa, o yönde top kulak arkası hizasına ve başa yakın bir yerden atılır.
·         Parmaklar topu iyice kavramalı ve diğer el atış yönünü göstermelidir.
·         Bir adım öne atılarak atış kuvveti ve pas isabetliliği artırılabilir.
Bu paslara ek olarak, alttan pas, yüksek yan pas, tek el pas, tek el alttan pas, tek el yandan pas, çengel pas, aşırtma pas, tek el arkadan pas, tek el arkadan yerden pas gibi kullanılan pas türleri de vardır. Fakat bunlar yukarıda açıklamaları verilen paslar kadar sık kullanılmazlar.
 Top Sürme
 Topun bir oyuncu tarafından kontrol altına alındıktan sonra, durarak veya hareket halinde bir elle yere doğru itilerek, rakip oyunculara dokundurmadan tekrar tekrar sektirilmesine top sürme (dribling) denir.
Basketbolda iyi top sürebilen biri olmak çok önemlidir. Fakat yinede altın kural olarak, pas verme imkanı varken; top sürme, aynı zamanda pastan da daha yavaş olduğu, için sık kullanılması önerilmez. Top sürme şu avantajları sağlar:
·         Eğer pas imkanınız yoksa, rakip oyuncuları topla hızla geçmeyi ve oyunu hücum sahasına yıkmayı,
·         İyi bir pas ortamı yaratmak için, rakip oyuncuları oyalayarak alan açılmasını,
·         Hızlı hücum (fast break) uygulamasında daha verimli ortam hazırlamayı,
·         Kendi başınıza sayı yapabilme imkanı sağlar.
İyi top sürmeyi öğrenirken, bununla birlikte, ne zaman top sürmemiz gerektiğini de iyi öğrenmeliyiz. Top sürme sırasında şu noktalara dikkat edilmelidir:
·         El ayası yuvarlak, parmaklar birbirlerinden yeterince açık, topun yönünü kontrol etmeli,
·         Topa parmak uçları temas etmeli ve bilekler esnek olmalı.
·         Kalça ve dizler hafif bükülü ve diğer el rakibin yaklaşmasını engellemek için yukarıda yanda olmalı.
Temel olarak iki türlü top sürme şekli vardır:
1. Alçak Kontrollü Top Sürme
 Alçak kontrollü top sürme, genellikle yakınınızda rakipten çok oyuncu olan ve yakın savunma yapan rakip oyuncularına karşı yapılır. Top, genellikle diz ile bel arasında bir yerde ve oyuncunun vücuduna yakındır. Topun seviyesi, sürülüş anındaki duruma ve savunma yapan oyuncunun savunma tarzına bağlıdır.
Alçak kontrollü top sürmede dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:
·         Dizler hafif bükülü ve gövde hafif öne eğilmiş durumda,
·         Baş yukarıda ve gözler etrafa bakmalı,
·         Kol, el bileği, el ve parmaklar; topla birlikte uyumlu olarak alçalıp yükselmeli,
·         El bileği yumuşak ve uyumlu bir şekilde topu takip etmeli,
·         Parmaklar mümkün olduğunca açık olmalı ve avuç içi topla temas etmemeli
2. Yüksek Hızlı Top Sürme
 Yüksek hızlı top sürme, hızlı hücum yapılırken ve teke tek sayıya gitme anlarında kullanılır. Temel tekniği, alçak kontrollü top sürmeyle aynıdır. Sadece vücudun duruşu biraz değişiklik gösterir.
Yüksek hızlı top sürmede önemli noktalar:
·         Vücut öne fazlaca eğik olmamalı
·         Top, kalça ile göğüs arasında bir yükseklikte olmalı,
·         Adımlar büyük atılmalı ve top vücudun önünde olmalı,
·         Omuzlar hareket yönünde, vücut rahat ve gözler etrafı kontrol ederek, uyanık olunmalıdır.
Yukarıda açıklanan temel top sürmelerin dışında önden el değiştirerek top sürme, sırtı rakibe dönerek top sürme, arkadan el değiştirerek top sürme gibi oyuncunun yetenekleri ve rakibin savunma stiline göre değişkenlik gösteren top sürme çeşitleri de vardır. Fakat temel teknikler her top sürme şekli için hemen hemen aynı özellikleri gösterir.
 Şut Atma
 Basketbolda şut; oyuncunun topu herhangi bir şekilde elleriyle çemberden geçirmek amacıyla potaya atma hareketidir. Çok sayıda ve çeşitli şekillerde şutlar olmasına rağmen, iki önemli faktör dikkate alındığında aşağıdaki iki nokta hemen hemen aynıdır.
Birincisi, şutun genel gücü, ayak tabanından başlayarak, ayak bilekleri, dizler, kalça, üst vücut, kollar, bilekler,el ve parmakların ortak ve uyumlu hareketleri ile olur.
İkincisi ise, şut esnasında kolların aldığı pozisyondur. Top ele alındığında, kolların açısı büyük (L) harfi şeklinde bir açı çizmelidir. Bilekler, ön kolla yaklaşık doksan derecelik bir açı oluştururken, üst kolla paralel bir pozisyonda durmalıdır. Topu, rahat ve normal bir şekilde açılmış parmaklarla kavramalı. Parmaklarını topun arkasından ve topun biraz alt ortasından, taşıyabilecek şekilde avuç içi teması olmaksızın kavramalıdır. Diğer destek el parmakları topu yan alttan desteklemelidir. Şut atıldığında, kollar gergin bir şekilde yukarı doğru hareketi takip etmelidir. Topun parmaklar üzerinde yuvarlanmasını sağlarsanız; bu hareket, topun geriye doğru dönerek daha yumuşak bir şekilde potaya çarpıp, çemberden girmesini kolaylaştıracaktır.
Birkaç temel şut şekilleri şunlardır:
1. Durarak Tek El Şut
 Bu şut genellikle uzun mesafeli veya serbest atışlarda kullanılan bir şut tarzıdır. İyi bir durarak tek el şut atabilmek için şunlara dikkat edilmelidir.
·         Topu, iki elinizle göz hizasında ve biraz şut atacağınız yöne dönük olarak tutmalısınız.
·         Şut atmak için kullanılan elle aynı taraftaki ayak, öbür ayağınızın biraz önünde olmalıdır.
·         Dizleriniz bükülü vaziyette ve yine el bilekleri geriye bükülü olarak topu yukarıda tutmalıdır.
·         Şut atarken, bacaklar gergin vaziyette ayak uçlarına kalkarak, yine kollar, mümkün olduğunca gergin atıştan sonra topu takip etmeli ve top parmak uçlarınızla eli terk etmelidir.
2. Sıçrayarak Şut

Bloklara karşı en verimli yapılabilen ve hücumun en etkili silahı olan şut çeşididir. İyi bir sıçrayışla şut atabilmek için, dayanıklı ve koordineli ayak, kol, omuz, sırt kaslarına sahip olmak yararlı olacaktır.
Sıçrayarak şut atışlarda dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:
·         Top, destek el topun önüne veya yanına, şut atacak el topun arka altına gelecek şekilde tutulmalıdır.
·         Dizler hafif bükülü vaziyette ve top göğüsten baş üstü göz hizasına doğru kaldırılırken, aynı anda sıçranmalıdır.
·         Yukarı doğru sıçrarken, dirsekler ve el bilekleri arkaya bükülmelidir.
·         Mümkün olan en yükseğe sıçradıktan sonra, top parmak uçlarından topu terk ederken, bilekler ileri ve yere doğru yumuşak bir hareketle topu takip etmeli, dirsekler gerginliğini muhafaza etmeli ve gözler
3. Turnike Atışı

Turnike basketbol oyununun temel şutlarındandır. Potaya yakın bir yerlerde top sürdükten veya pas aldıktan sonra yapılabilir. Başarılı bir turnike yapabilmek için şunlara dikkat edilmelidir:
·         Kural hatası yapmadan turnike atışı yapabilmek için, topu tuttuktan sonra sadece iki adım atabilirsiniz.
·         Top iki elle, iki adım yürüyüşüne geçmeden önce tutulmalıdır. Turnikede birinci adım uzun, ikinci adım kısa olmalıdır. Çünkü oyuncu ikinci adımında öne doğru yapmış olduğu hareketini, yukarıya ve potaya rahat yükselebilmesi için kısa tutması yararlı olacaktır.
·         Son aşamada sağ veya sol ayak üzerinde kuvvetli olarak sıçranmalıdır. Aynı anda atışı yapan elin dizi ritmik olarak karna doğru çekilmelidir.
·         İki elle tutulduğunda vücudun önünde olan top, baş üzerinden yukarı doğru kaldırılır ve atış kolunun uzatılması ve el bileğinin bükülmesi ile ya direk olarak çemberin içine ya da pota levhasına vurdurularak atılmalıdır.
 Ribaunt
 Pota levhasından ve çemberden dönen topların takip edilerek tutulması veya sayı için tamamlanması hareketidir. Bir takımın oyunu kazanabilmesinde, oyuncularının iyi bir ribaunt becerisine sahip olmaları gerekir. Çünkü bir oyunda atılan şutların toplamının nerede ise yarısı, kaçırılan şutlardan oluşur. Bu kaçırılan sayılardan dönen topları (ribauntları) alabilen takım, genellikle oyunda kazanan taraf olmaktadır. İyi bir ribaunt tekniğinin yanı sıra, kordinasyon, mücadele hırsı, hareketlilik, zamanlama, sıçrama kuvveti ve denge ribauntun kazanılmasını etkileyen önemli faktörleri oluşturur.
Bir ribaundu kazanabilmek için, yapılması yararlı olan öneriler:
·         Şut atılır atılmaz en kısa zamanda potaya doğru hareket edin.
·         Topun nereden sekebileceğini tahmin ederek, iyi yer tutun.
·         Rakiplerinizle aranızı kapatın ve kollarını açarak, hem hareket alanınızı genişletin hem de rakibinizin size müdahale imkanlarını daraltın.
·         Ayaklarınızı omuz genişliğinde açarak, dengenizi en iyi koruyabilecek pozisyonu alın.
·         Topu en yukarıda alabilmek için sıçrama zamanını iyi ayarlayın.
·         Topa sahip olduktan sonra, onu en iyi koruyabileceğiniz pozisyonda tutun.
·         Ribauntu kazandıktan sonra, ne yapacağınıza çabuk karar verin. Şut atacaksanız şut atın veya pas verin.
·         Ribauntu yakalayamayacağınızı anladığınız anda topa hafifçe vurun ve tekrar kapmaya çalışın.
Pota altında levhaya vurdurarak, kendi kendinize iyi bir ribaunt çalışması
yapabilirsiniz. Topu levhaya on defa yere düşürmeden ve mümkün olan
en yükseğe sıçrayarak vurdurun ve tutun.