9 Şubat 2012 Perşembe

FRENGİ (SİFİLİZ) Etkeni Ve Kuluçka Süresi
CEVAP  - Frenginin etkeni, Treponema pallidumdur. Çevre şartlarına dayanıksız,  hareketli,  kaynağı sadece insan olan bir spirokettir
Kuluçka süresi ortalama 21 gündür. 10 ile 90 gün arasında değişir.

 FRENGİ (SİFİLİZ) Belirtileri
CEVAP - Frengi genel olarak bir damar hastalığıdır. Sproketler epidermis ve damarlar etrafında görülür. Etken girdiği yerde sert şankr yapar, ileri dönemlerde paralizilere sebep olur.
Hastalık, dönemler hâlinde seyrettiği için, belirtilerini bu dönemin özellikleri içerisinde açıklamamız daha uygun olur. Frengi bir damar hastalığı olmasına rağmen, deri belirtileri ön plândadır.

FRENGİ (SİFİLİZ) Hemşirelik Bakımı Ve Tedavisi
CEVAP – Treponema penisiline çok hassastır. Hekimin önerdiği tedavi uygulanır. O halde erken teşhis edildiğinde frenginin tedavisi oldukça kolaydır. Tedaviden sonra ilk yıl 6 ayda bir, 2. Yıl bir kez kontrol edilir, tam şifa bulmamışsa tedavi tekrarlanır. Doğum yapacak kadınlar için kontrol 4 yıl sürdürülür.
 FRENGİ (SİFİLİZ) Korunma Yolları
CEVAP – Korunmada en önemli faktör fuhuşun ve kontrolsüz cinsel yaşamın önlenmesidir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmanın önemli bir yolu da kondom kullanılmasıdır. Ayrıca hasta ve portörler bulunup tedavi edilir. Salgın zamanlarında toplum, diğer zamanlarda genelev kadınları, başka ülkelerden gelenler ve evlenecek çiftler kontrol edilir.

     Sağlam kişilerin eğitimi, özellikle hastalık cinsel yolla bulaştığı için ve hastalığın saklanması sebebiyle önem kazanır. Oysa hastalık cinsel yol dışında da bulaşmaktadır.
      Kesin teşhis konan hastalık bildirilir.teşhiste kullanılan testler; PTA – ABS – TPHA, kontrol için ise VDRL testi yapılır. Sifilisin aşısı ve serumu yoktur.

TRAHOM Etkeni Ve Kuluçka Süresi
CEVAP - Etkeni klamidya trakomatis (Chlamydia trachomatis) tir. Bu etken eskiden virüs grubunda sayılarak trik virüsü diye tanınırdı.
Kuluçka süresi 5-12 gündür.
TRAHOM Belirtileri
CEVAP  - Mikroorganizma miktarına göre değişmekle birlikte, genellikle sinsi başlar. Fotofobi, göz yaşında artma, üst göz kapağında şişme ve içe kıvrılma vardır. Üst tars konjunktivasmda foliküller bulunur.

Konjunktivadan başlayan iltihap, korneaya yayılır ve üst kısmında granüller oluşur. Müko-pürülan bir akıntı vardır, ağrı artabilir. Nedbeleşme ile hastalık kronik döneme geçer. Bu dönem aylarca hatta yıllarca devam edebilir. Nedbeler nedeniyle göz kapaklarında büzülmeler olur.
Kornea gri bir infiltrasyon ile kan damarlarının hücumuna uğrar ve yalnız trahomda görülen pannüs meydana gelir. Pannüs; enfeksiyonun konjuktivadan korneaya doğru bir uzantısıdır, yani korneanın yüzeysel tabakasının hücre infıltrasyonu ile epitel  altı  damarlarının  hücumudur. Trahom sonucu kısmi görme bozukluğu veya körlük meydana gelir.

TRAHOM Hemşirelik Bakımı Ve Tedavisi
CEVAP - Dünyada 10-15 milyon kör insanın, yaklaşık iki milyonunun trahomdan meydana gelen körlük olduğu, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ = WHO) tarafından yayınlanmıştır.
Trahomdan    ileri    gelen    bu    körlükler,    korunmanın yanında zamanında yapılacak
bakım ve tedavi ile önlenebilir.
Trahom genellikle beslenme düzeyi düşük, zayıf ve lenfatik kişilerde daha ağır seyreder. O halde trahomda hastalar yeterli ve dengeli bir şekilde beslenirken, diğer taraftan spesifik tedavi yapılmalıdır.
Erken   dönemde   yapılacak   genel   ve   lokal   tedavi,   iyileşmeyi sağlayarak komplikasyonları önler. Günümüzde trahom tedavisi ağızdan sülfamitlerle, lokal olarak ise tetrasiklin ve   göz pomadı ile yapılmaktadır, Eritromisin de etkili ilâç grubudur. Tedavi ya 60 gün devamlı günde 3 defa, veya 6 ay her ayın birinci gününde başlayıp 5 gün terramisin tatbiki şeklinde yapılır. Bazen de genel ve lokal tedavi birlikte yapılır. Gerekirse cerrahi tedavi de uygulanır.


TRAHOM Korunma Yolları
CEVAP  - Trahom kalabalık, sosya-ekonomik düzeyi düşük ve beslenmesi bozuk toplumlarda kolay yayılır ve ağır seyreder.
     Trahom   savaşında   başarılı   olmak   için,   halkın   kişisel   hijyen konusunda itilmesi   şarttır.   Kişi,   aile,   okul,   kışla,   işyeri,   milli   ve milletlerarası korunma tedbirlerinin alınması, ancak eğitimle sağlanabilir. Başta  karasinekter olmak üzere vektörlerle de savaşmak gerekir. Özellikle kirli  eller göze sürülmemelidir. Ayrıca;
*     Trahomlu kimselerin havlu, mendil ve çamaşır gibi eşyaları
kullanılmaz.
* Özellikle trahomlu okul çocukları tecrit edilir.
* Temiz ve yeterli su temin edilir.
* Toplum taramaları yapılarak, hastalar tedavi edilir.
*        Hastalarla yakın temas eden kimselerin (hemşire, hasta bakıcı
gibi) gözlerine günde iki kez tetrasiklin grubu pomat tatbik edilir.
Sıtma Etkeni Ve Kuluçka Süresi
CEVAP  - Etkeni protozoa sınıfından plazmodium adında bir parazittir. insanın karaciğer hücreleri ve alyuvarları içine girip çoğalarak sıtma hastalığını yapar.
Kuluçka süresi, sporozoitlerin kana geçmesiyle ilk belirti olan ateşin başlaması arasındaki süredir. Bu süre genellikle 9-30 gün olup, türlere göre değişmektedir. Ortalama olarak p. alciparumda 12-14 gün, p. ovale ve vivaxta 13-17 gün, p. malarya da 28-30 gündür. P. vivaxta 9 aydan fazla, p. malaryada yıllarca süren kuluçka süreleri tespit edilmiştir.
sıtma mikrobu

 Sıtma Belirtileri
CEVAP - Sıtma nöbeti başlamadan birkaç gün önce, iştahsızlık, hâlsizlik, kabızlık, baş-sırt ve bacak ağrıları gibi prodromal belirtiler olabilir. Bazen ise doğrudan ateşle birlikte sıtma nöbeti başlar. Etkenin türüne ve kişiden kişiye değişen belirtileri görülür.
Sıtma Hemşirelik Bakımı Ve Tedavisi
CEVAP – 1600 yılında, kınakına ağacı kabuklarının ateşli hastalıklarda kullanıldığı bildirilmiştir. Bunun bu günkü anlamı, uzun süre sıtma tedavisinde kullanılan kinin ilacıdır. Kininin yan etkileri fazla olduğu için günümüzde kullanımı azalmıştır.
     Sıtmada koruyucu olarak; primetamin (primethamine), tedavide; 1930 da atabrin (atabrine), 1945 te kloroguanid (chlorguanide) 1948 de amodiyakin (amodiaquine) kullanılmaya başlanmıştır.
    Günümüzde kullanılan bazı sıtma ilaçları; kinin, atabrin, klorokin, primakin, primetamin, proguanil vs. sıtma tedavisinde ilaçlar kombine olarak (2 si, 3 ü bir arada) kullanılır. Bu ilaçlar;
     Ekzoeritrositer şizontları öldürerek hastalık başlamada önlenmiş olur. Örneğin primetamin ve pimakin bu etkiyi gösterir.
    Eritrositer şizogoni dönemini etkileyerek şizontları yok eder ve hastalığı kesin iyileştirir. Örneğin klorokin ve atabrin.
    Gametleri tahrip ederek bulaşmayı önler. Örneğin, primakin.
Sıtma Korunma Yolları
CEVAP - Sıtmanın korunmasında en etkili yol, sıtmanın kaynağı olan ve bulaşmasını sağlayan sivrisineklerle mücadele etmektir. Sıtmayı sivrisineklerin anofel (dişi) türü bulaştırır. Dünya' da 400 kadar anofel türü bulunup bunlardan 51'i sıtmayı bulaştırmaktadır. Ülkemizde15 tür anofel olup 8 türü sıtmayı bulaştırmaktadır.

Dişi anofellerin gözle görülebilecek en önemli özelliklen şunlardır; hortumları uzun, larvaları su yüzeyinde paralel durur, yetişkinleri ise kondukları yüzeyde 45 derece açı ile dururlar. Sivrisinekle mücadelede durgun su, bataklık ve açık su depoları kurutulur, ilaçlanır veya kapatılır. Çünkü sivrisinekler çiftleştikten birkaç gün sonra, dişileri bataklıklara ve su birikintilerine 100-500 kadar yumurta bırakırlar. Yumurtalar uygun ortamda 2-5 gün sonra larva (kurtçuk), sonra pupa ve erişkin sivrisinek hâline gelirler. Bu gelişme 24-27 °C de 2 hafta içinde olur İnsanlar kendilerini sivrisinekten koruyarak sıtmadan korunmuş olurlar.
İkinci önemli korunma yolu ise portör ve yeni sıtma vakalarını tespit edip tedavi etmektir. Bunun için başka bölgeden gelen, ateşli olan kimselerden, ince ve kalın yayma kan alınarak, gölgede kurutulup lâboratuvara gönderilir ve koruma tedavisi uygulanır. Sıtma teşhisi konan hastalar tedavi edilerek bulaşma önlenmeye çalışılır.
Ayrıca sıtmalı bölgelere gidenler haftada veya 15 günde bir uygun dozda primetamin alarak koruyucu önlem alınabilir. Sıtmanın aşısı yoktur, ancak aşı çalışmaları yapılmaktadır.