27 Mart 2012 Salı

Atabetü'l-Hakayık

Atabetü'l-Hakayık

Kutadgu Bilig'e göre çok daha kısa, basit ve hattâ bir dereceye kadar kaba, cansız bir başka Türk eseri, Edip Ahmed'in Atabetü'l-Hakayık adlı eseridir. Kimliği hakkında fazla bilgi bulunamayan Edip Ahmed'in Yüknek'li Mahmud'un oğlu olduğu, ama olduğu ve manzum olarak Türkçe vaaz ve öğütler verdiği bilinmektedir.

Eser, Kutadgu Bilig'den çok daha İslâmidir; önce Allaha, Peygambere ve dört halifeye övgü ile başlaması, onun İslâm geleneğine daha çok girdiğini gösterir. "Gerçeklerin Eşiği" anlamındaki bu eser gene tarihi kişiliği fazla bilinmeyen Muhammed Dad İspehsalar Bey'e takdim edilmiştir. Fazla orijinalitesi olmayan, o devirdeki inanç ve kültür ortamına uygun bilgileri manzum olarak söyleyen, bunları âyet ve hadislerle destekleyen bir kitaptır. Ancak eserin daha sonra çeşitli yerlerde ve çeşitli zamanlarda çoğaltılması ve düzenlenmesi, eğitim alanında önemli bir ihtiyacı karşıladığını göstermektedir.

Atabetü'l-Hakayık, halka verilen öğütlerdir. Ancak buna rağmen içindeki Arapca ve Farsça kelimelerin bir hayli arttığı görülmektedir. Cömertliği, tevazuyu, keremi övmesi; kibir ve harisliği yermesi o zamanki kültür ortamında bir gelenek olmuştu. Bu eser, eğitim tarihimiz bakımından şu noktalarda ilginçtir. Emir övülürken
"O akıl, anlayış, şu'ur ve zekâ mekanı, bilgi ocağı ve fazilet kaynağıdır"

denmesi, o zaman beğenilen, takdir edilen ideal bir şahsiyet tipinden neler anlaşılması gerektiğini çok iyi göstermektedir. Aynı Kutadgu Bilig'de olduğu gibi, burada da bilgi ve dil konuları üzerinde en başta ve hassasiyetle durulmaktadır. Edip Ahmed'e göre de bilginin faydası veya bilgisizliğin zararı açıkça görülmektedir. Bilgi, mutluluk yoludur. Kemik için ilik ne ise, insan için de bilgi odur. Bilgisiz insan hiç bir şeydir, bir ölüdür. Bilgisize doğru söz ve öğüt tatsız, faydasız gelir. Yaradan Tanrı ancak bilgili olmakla bilinir; insanın kendisi de bilgi ile yükselir. Bilginin temeli olan akıl, insanın gerçek ziynetidir.

Atabetü'l-Hakayık'ta üzerinde durulan bir başka konu da, insanın diline sahip olmasıdır. Edeblerin başı, dili gözetmektir. Düşünerek konuşmalıdır, yoksa dil ve söz insanın başına bela olur. İnsana ne gelirse dili yüzünden gelir. Zaten Hz. Muhammed de "İnsanı ateşe atan dilidir" diyordu. Edip Ahmed de ok yarasının bir gün kapanabileceğini ama dil yarasının kapanamayacağına işaret ediyordu. O halde yalan söylememek, gevezelik etmemek ve doğru söylemek gerekir; çünkü doğru söz şifadır. İnsanın diline hakim olması, doğru ve güzel söz söyleyebilmesi için de, sadece maddî hayatı sürdürebilmek için gerekli bazı bilgilerin değil, son derece soyut bilgilerin de yaygın eğitim vasıtasıyla verilmesi gerekiyordu. Ancak manevî kültür gililerinin bu kadar çoğalması yaygın eğitimin gücünü zorluyor; örgün eğitimi zorunlu kılıyordu.
Eser, Edib Ahmet Yüknekî tarafından yazılmış ve Dâd Sipehsalar (Mehmed) Bey'e sunulmuştur.
ESERİN MUHTEVASI:

*Eserde dindarlığın faziletinden, ilmin saadete götüren yol oluşundan, Cömertliğin bütün ayıpları, kirleri yıkayan, hatta şan, şeref ve güzellik arttırıcı bir tabiat olduğundan; tevazuun iyiliğinden, kibrin ve ihtirasın kötülüğünden ve diğer iyiliklerden bahsolunmuştur.
* Eser, gazel şeklinde söylenmiş 40 beyit ve 101 dörtlük olmak üzere 484 mısra tutarındadır ki bu giriş bölümüdür; esas metinde 102 dörtlük vardır ve bunlar birtakım başlıklar altında sıralanmıştır: "Bilginin faydası ve bilgisizliğin zararı hakkında(12 dörtlük),dilin muhafazası hakkında(l2 dörtlük),dünyanın dönekliği hakkında(l2 dörtlük) ... gibi."
* Eser, zamanın âlim ve Edipleri tarafından takdire şayan görülmüş, 14. asır Herzem Türkçesi eserlerinden "Muînü'l-Mürîd" ve "Cevahirü'l-Esrar" gibi tasavvufi yapıtlara da tesir etmiştir.
* Eserin hemen hemen her bölümünde, Kur’an-ı Kerim ve hadis kültürü hâkimdir.
* Atabetü'l-Hakayık'da görülen yarım ve müreddef kafıyelerde de, eski Türk şiirindeki kafiye zevkinin bir devamı vardır
* Eserdeki dörtlükler, mani şeklinde kafiyelenmiştir.

DİL HUSÛSİYETLERİ:
* Kitap, Kaşgar-Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır. * Eserde milli bir söyleyiş hâkimdir.
* Arapça ve Farsça kelimeler oldukça fazladır.
*Eser, son derece sade bir Türkçe ile yazılmıştır. Kaşgar dilini bilen herkesin, bu eseri kolay*ca anlayacağı söylenir.
* Eserde, lirizm ve sanatkarânelikten ziyade, didaktik bir ifade hâkimdir.

ESERİN NÜSHALARI:

* Kitabın, hem Uygur hem Arap harfleriyle yazılmış bir nüshası, yalnız Uygur harfleriyle ya*zılmış bir nüshası ve yalnız Arap harfleriyle yazılmış bir nüshası olmak üzere üç tane nüshası vardır. Bunların en güzeli Semerkand nüshasıdır.
* Arap harfleriyle dördüncü fakat eksik nüshası ise, sonradan kaybolmuştur.

BİBLİYOGRAFYA:

* Reşit Rahmeti Arat: "Atabetü 'l-Hakâyık neşri, Metin."
*M.F. Köprülü : "Hibet AI-Hakâyık, Edib Ahmed, Hibet AI-Hakâyık Hakkında Yeni Bir Vesi*ka, Hibet AI-Hakâyık Hakkında Yeni Bir Vesika Daha, Hibet AI-Hakâyık Tetkiklerinin Bu*günkü Hali, başlıklı makaleler, Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar."

Not:1906 senesinde Necib Asım, hem Uygur hem Arap harfleriyle yazılmış olan nüshası bul*muş ve 1918 'de neşretmiştir. Yalnız Uygur harfleriyle olanı da Kilisli Rıfat Bey bulmuştur.
Atabetü'l Hakayık (Gerçeklerin Eşiği), Edip Ahmet Yükneki'nin, Karahanlı beylerinden Muhammed Dâd Sipehsalar'a hediye ettiği, hadis ve Arapça beyitlere dayanarak yazdığı şiirlerle, ahlaklı insan olmanın yollarını, ahlak ilkelerini açıklamış, çeşitli ahlakî öğütlerde bulunmuş, İslamî düşünce ve görüşlere yol gösterici olmuştur. "Hibetü'l-Hakayık", veya "Aybetü'l-Akayık" olarak da isimlendirilir.Eserde dünyayı, tanrıyı, insanı bilmenin sadece bilim yoluyla olabileceği anlatılır. Bilginin faydası ve bilgisizliğin zararı hakkında olan konuyu işlemiştir.
Türk nazım birimi dörtlüklerle oluşan bu eserini şair, Yusuf Has Hacib'in "Kutadgu Bilig"i gibi aruz vezniyle ve Kaşgar diliyle yazmıştır. Şairin bu eserini nerede ve ne zaman yazdığı kesin olarak bilinmemektedir. Atabetü'l Hakayık'ın Kaşgar diliyle, Uygur harfleriyle yazılmış ilk yazması İstanbul'da Ayasofya Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.
  • ==Özellikleri==
  • Gerçeklerin eşiği anlamına gelir.
  • Konusu din ve ahlaktır.
  • Didaktik (öğretici) bir eserdir.
  • Mesnevi tarzında yazılmıştır.
  • 46 beyit ve 101 dörtlükten oluşmaktadır.
  • Aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
  • Arapça ve Farsça kelimeler vardır.
  • Telmih (hatırlatma) sanatı kullanılmıştır.
  • Eserin Konusu:Eser 14 bölümden oluşur.Baştaki 5 bölüm giriş,şairin {nevi}adını verdiği8 bölüm asıl konu, sondaki 1 bölüm de bitiriş bölümüdür.
Giriş bölümleri {kaside}biçimiyle(aa ba ca da...),asıl konu ile ilgili bölümler ve bitiriş bölümü (dörtlüklerle)[aaba]yazılmıştır.Giriş bölümünde 80 beyit, asıl konu ve bitiriş bölümlerinde 101 dörtlük vardır.Eserin tamamı 484 dizeden oluşur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder