17 Nisan 2012 Salı

ATEOL BEHRAMOĞLU

ATEOL BEHRAMOĞLU
HAYATI
Bir Ziraat Yüksek mühendisinin oğlu. Ortaöğrenimini Çankırı Lisesinde yaptı (1960) , DTCF Rus Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi (1966) .

Bir süre çevirmenlikle uğraştı, askerliğini yaptıktan sonra da bu uğraşını sürdürdü.1970'den sonra üç yıl yurt dışında çeşitli ülkelerde bulundu, sıkıyönetimce arandığı için 1974 Af Yasası'ndan sonra yurda döndü, İstanbul Şehir Tiyatrolarına dönen Muhsin Ertuğrul tarafından damaturgut olarak görevlendirildi.
Çankırı'da öğrenciyken mahalli gazete ve dergilerde ilk denemelerini Ataol Gürus imzasıyla yayımlayan Behramoğlu, Varlık (1960) , Yelken, Devinim 60, Yapraklar gibi dergilerde çıkan şiirleriyle tanındı, DTCF'ndeki bir şiir yarışmasında da birincilik kazandı (1964) .

Halkın Dostları dergilerindeki şiirleriyle (1965'ten sonra) toplumcu özü öne alan bir şair olarak göründü. İmgeci şiirden yalın ve toplumcu şiire geçerek siyasal düşüncenin şiirde


ESERLERİ
Şiir kitapları: Bir Ermeni General (1965) , Bir Gün Mutlaka (1970) , Yolculuk Özlem Cesaret ve Kavga Şiirleri (1974) , Ne Yağmur... Ne Şiirler (1976) , Kuşatmada (1978) , Mustafa Suphi Destanı (1979) , Dörtlükler (19890) , İyi Bir Yurttaş Aranıyor (1983) , Eski Nisan (1987) , Türkiye Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum (1985) , Kızıma Mektuplar (1985)   (46423 Hit)
 AYRILAN
Bir kurt gibi içten içe
Gelişip büyür çürüme
Bir an gelir ki aynı mekandasınızdır
Ayrı duygusal zamanlarda

Aşkı doğuran şey nedir;
O yakınlığı, iki can arasında?
Ve kopuş ne zaman başlar?
Ne zaman biter bir sevda?
             ATEOL BEHRAMOĞLU


ÇIĞLIK..
Bir adamı öldürmenin tam sırası kurşunlarla
Çocuğunu öpüp kapıya çıktığında

Ey kanatılmış çiğnenmiş bahar günü
Birden bir çığlıkla kapatır yüzünü

Ezik bir gül gibi çığlık, yitik bir umut gibi
Boğmak boğma bir telle bir insan olmanın sevincini

Kederli yağmur, usulca düşen akşama
Çığlık. Bir çocuk yüzü. Dayalı cama...

                              ATEOL BEHRAMOĞLU

BAHAR ŞİİR

Bu sabah mutl uluğa aç pencereni
Bir güzel arın dünkü kederinden
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
Çocuğum uzat ellerini

Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı
Duy böyle koşturan sevinci
Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor
Toprak ananın kalbi

Şöyle yanıbaşıma çimenlere uzan
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın
Baharın gençliğin ve aşkın
Türküsünü söyliyelim bir ağızdan

                                   ATEOL BEHRAMOĞLU

                        

AĞUSTOS KONUĞU

Odama bir an giren uçucu bir böcek
-Arıdan irice, kanatları renkli-
Dolaştı bir süre, vızıldamadan.
Sonra bulup yolunu pencerenin
Çıkıp gitti

Bir öykü çeviriyordum Çehov'dan
Masamda bira bardağı
-Odam, kitaplarım,olağan dünyam-
Tül perdede ağustos ışınları

Tanık oldu yaşamıma
Bu uçucu böcek, sadece bir an
Çıkıp gitti sonra
Tıpkı yaşamıma bir an katılan
Sonra yitip giden bir sevgili gibi
                             ATEOL BEHRAMOĞLU




BİR MAVİ ÇİÇEK 

Önce top mermileriyle dövüldü alan
Tarandı sonra mitralyözlerle
Sonra boğaz boğaza dövüşüldü
Ve sonra usulca indi gece

BİR MAVİ ÇİÇEK KALMIŞTI SADECE
AMA YOKTU KOKLAYACAK KİMSE

Sabaha karşı dindi iniltiler
Yan yana, üst üste yığılı ölüler
Ağaçlar devrilmiş, kavrulmuş çimenler
Boğulmuş yaşayan ne varsa bu yerde

BİR MAVİ ÇİÇEK KALMIŞTI SADECE
AMA YOKTU KOKLAYACAK KİMSE

O sabah yine maviydi gökyüzü
Başladı az sonra kuşların türküsü
Sabah rüzgarı ne bilsin ölümü
Esti durdu kırlarda keyfince

BİR MAVİ ÇİÇEK KALMIŞTI SADECE
AMA YOKTU KOKLAYACAK KİMSE

                                                                     

AŞK İKİ KİŞİLİKTİR
Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.                                                                                                           ATAOL BEHRAMOĞLU
BEN ÖLÜRSEM AKŞAMÜSTÜ ÖLÜRÜM
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
Yüzümü bir çiçeğe gömüp
Ağlamak gibi isterim
Derinden bir tren geçer

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Alıp başımı gitmek isterim
Bir akam bir kente girerim
Kayısı ağaçları arasından
Gidip denize bakarım
Bir tiyatro seyrederim

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Uzaktan bir bulut geçer
Karanlık bir çocukluk bulutu
Gerçeküstü bir ressam
Dünyayı değiştirmeye başlar
Kuş sesleri, haykırışlar
Denizin ve kırların
Rengi birdenbire karışır

Sana bir şiir getiririm
Sözler rüyamdan fışkırır
Dünya bölümlere ayrılır
Birinde bir pazar sabahı
Birinde sararmış yapraklar
Birinde bir adam
Her şeye yeniden başlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder