1.KİTABIN
KONUSU: Gelir düzeyinin üzerinde bir yaşam sürdürmek isteyen bir
ailenin dağılışıdır.
2.KİTABIN ÖZETİ :
Ali Rıza Bey, şair ruhlu,
içine kapanık, kendi hâlinde dürüst bir insandır. Prensipleri kendi
prensipleriyle bağdaşmayan insanlarla çalışmak istemediği için şirketteki
memuriyetinden istifa eder; Üsküdar'daki evine çekilir. Ali Rıza Beyin, Şevket
isminde bir oğlu ile Fikret, Neclâ, Leylâ ve Ayşe adında dört kızı vardır. Ali
Rıza Bey, işten çıktığı sırada oğlu Şevket yüksek maaşla bir bankaya memur
olur; evin bütün yükü onun üzerine biner. Şevket, babası gibi iyi yetişmiş, karakterli,
namuslu bir gençtir. Ailesine de son derece bağlıdır. Babasının doğruluk ve
namus uğruna işten istifa etmesini uygun bulur. Buna karşılık Ali Rıza Beyin
hanımı Hayriye Hanım durumdan hiç memnun kalmaz.
Bir süre sonra Şevket, Ferhunde adında hafif meşrep bir
kadınla evlenir. Eğlenceye düşkün olan bu kadın, birbirinden genç, güzel ve
hareketli, asrî olmaya meraklı olan Neclâ ve Leylâ'nın da karakterini bozar.
Bir eğlence ve moda düşkünlüğü başlar. Evde sık sık partiler düzenlenir. Evin
büyük kızı Fikret, yengesi ve kardeşleriyle anlaşamadığı ve bu durumdan hiç
memnun olmadığı için en az babası kadar üzgün ve kırgındır. Hayriye Hanım, sırf
kızlarına koca bulmak ümidiyle evde her değişikliğe razı olur. Şevket de
olanlardan memnun kalmamasına rağmen belki de karısının tesiriyle kendisini bu
hevese kaptırmıştır...
Evde gün geçtikçe itibarı düşen Ali Rıza Bey tekrar işe
girmeyi düşünürse de başaramaz. Eğlenceler ve toplantılar için lüzumsuz yere
para harcanan evde maddî sıkıntılar başlar; kavgalar, türlü rezaletler ve
sefalet birbirini takip eder. Ali Rıza Bey, çocuklarındaki bu korkunç
değişiklikler karşısındaki hayret, şaşkınlık ve acı içinde kıvranmaktadır.
Evdeki bu anormal havaya ayak uyduramayacağını anlayan Fikret Adapazarı'na
yaşlı, dul bir adama gelin gider. Böylelikle aile ağacının yapraklarından biri
düşer. Ali Rıza Bey, çirkin durumlardan kurtarmak için kızlarını evlendirmeyi
düşünür; fakat dürüst ve namuslu damat adayı bulamaz. Bu arada Şevket
masrafları karşılamak için bankadan borç alır; sonra ödeyemez, hapse atılır.
Böylece, ikinci yaprak düşer. Kocası hapisteyken Ferhunde evden kaçar. Bu
üçüncü yaprağın düşüşü olur. Karısının kaçtığı haberini hapishanede babasından
alan Şevket üzülmez, hatta bir belâdan kurtulduğu için memnun olur.
Ferhunde'nin kaçışı ile
elebaşlarını kaybeden Leylâ ve Neclâ bocalarlar. Evde hakimiyet yine Ali Rıza
Beyin eline geçer; toplantılara ve eğlencelere son verilir. Bu monoton hayat
kızlara pek sıkıcı gelir; sırf bu havadan kurtulmak için Neclâ bin bir türlü
hayaller kurarak, kendisini zengin gösteren bir Suriyeli ile evlenir. Fakat
Suriye'ye gidince orada kocasının birkaç karısının daha olduğunu görür.
Kendisini kurtarması için babasına mektuplar yazar. Bu dördüncü yaprağın
düşüşüdür. Bu arada Leylâ kötü yola sapar. Ali Rıza Bey, kızını evden kovar.
Leylâ bir avukatın metresi olur. Bu beşinci yaprağın düşüşüdür. Bu olaydan
sonra Ali Rıza Beye hafif bir inme iner. Onu yiyip bitiren asıl hastalık
içindedir. Leylâ da gittikten sonra ev büsbütün ıssız kalır. Hayriye Hanım bütün
güç ve kuvvetini kaybeder. Leylâ yüzünden kocasına sık sık sitemlerde bulunur.
Bunun üzerine Ali Rıza Bey, Adapazarı'na, Fikret'in yanına gider. Fakat aradığı
huzuru orada da bulamaz; kalabalık bir aile hayatı içinde âdeta bir cehennem
hayatı yaşayan Fikret, bütün iyi niyetine rağmen babasını yanında barındıracak
durumda değildir. Bunun üzerine Ali Rıza Bey İstanbul'a döner, hastalığı
ilerlediği için eve uğramadan hastahaneye yatar. Babasının hastalık haberini
alan Leylâ onu hastahaneden çıkarır, kendi evine götürür. Taksim'deki lüks
apartman katında hep birlikte rahat yaşamaya başlarlar. Ara sıra yolda eski
kahve arkadaşları ile göz göze gelmese Ali Rıza Bey büsbütün huzur içinde
olacaktır.
3.KİTABIN ANA FİKRİ : Çılgın
hayallerin, maddî israfların, gereksiz özentilerin hüküm sürdüğü bir ailede
çöküntülerin başlaması kaçınılmazdır.
4.KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Ali Rıza Bey, şair ruhlu,
içine kapanık, kendi hâlinde dürüst bir insandır.
Şevket, babası gibi iyi
yetişmiş, karakterli, namuslu bir gençtir. Ailesine de son derece bağlıdır.
Ferhunde, eğlenceye
düşkün,genç ve güzel bir kadın.
5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER :Yaprak Dökümü, toplumsal gerçekleri ele aldığından basmakalıplıktan
uzak, başarılı bir romandır. Bilindiği gibi, Tanzimat'tan sonra toplumumuzda
bir batılılaşma hevesi başlamıştı. Batılılaşmak yanlış anlaşıldığından;
yüzyıllarca süren millî gelenek ve göreneklerimizden, karakterimizden sıyrılma
olarak kabul edildiğinden, bu, birçok ailede birtakım felâketlere sebep
olmuştur. Bugün bile içinde bulunduğumuz güç durumların esas sebebi budur.
Birtakım toplumsal pürüzlere, karakter boşluklarına ışık tutması bakımından
Yaprak Dökümü gerçekçi ve orijinal bir romandır.
6.KİTABIN
YAZARI HAKKINDA BİLGİ:
REŞAT NURİ GÜNTEKİN
25 Kasım 1889 tarihinde İstanbul'da doğdu. İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi' ni bitirdi (1912). Bursa' da başladığı (1913)
öğretmenlik hayatına çeşitli okullarda devam etti. Milli Eğitim müfettişi
(1931), Çanakkale milletvekili (1933-43), Paris Kültür Ateşesi ve emekli (1954)
oldu, kanser tedavisi için gittiği Londra' da öldü. İstanbul' da Karacaahmet
Mezarlığı'nda gömülü.
ESERLERİ
Gizli El (1922), Çalıkuşu (1922), Damga (1924), Dudaktan
Kalbe (1925), Akşam Güneşi (1926), Bir Kadın Düşmanı (1927), Yeşil Gece
(1928),Acımak (1928), Yaprak Dökümü (1930), Kızılcık Dalları (1932), Gökyüzü
(1935), Eski Hastalık (1938), Ateş Gecesi (1942), Değirmen (1944), Miskinler
Tekkesi (1946), Harabelerin Çiçeği (1953), Kavak Yelleri (1950), Son Sığınak
(1961),Kan Davası (1955)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder