19 Nisan 2012 Perşembe

TELEVİZYON’UN FAYDALARI VE ZARARLARI


                                                 TELEVİZYON’UN FAYDALARI VE ZARARLARI

Bazen duyuyorum, “Düğmesi nasıl olsa elimizde, istediğimiz zaman açar, istemediğimiz zaman kapatırız” sözünü. Ama gelin görün ki çoğu zaman öyle olmuyor. İnsanlar televizyonu kendilerine göre ayarlamaları gerekirken, televizyona göre hayatlarını düzenliyorlar.

Hatırladığım zamanlarda, evlere misafirliğe gidilirdi, sohbet etmek, hasbıhal etmek için. Ve dört gözle beklenirdi bu sohbetler. Şimdi yine gidiliyor , ama baş köşede televizyon. Sohbetler azalıyor, televizyon azaltıyor, belki farkındayız, belki de değil. Kendine çekiyor izleyenleri televizyon. Sohbeti, yarenlikleri öldürüyor.

Televizyonun hiç mi faydası yok ? Elbette ki her modern cihaz insanların faydası için yapılıyor. Zararlı ve boş, hiçbir şey vermeyen programlar yerine, eğitici ve öğretici konular izlenildiğinde tabii ki faydalı. Hatta görüntülü ve hareketli olması, kitaplardan daha üstün yönlerinden. Ama faydalı da olsa aşırılığa kaçmadan izlenilmeli. Çünkü, fazla televizyon izleyenlerde dikkatsizlik, stres, konsantrasyon eksikliği ve göz bozukluğu çok sık görülen rahatsızlıklar. Sürekli olarak şiddet, dayak, işkence vb. içerikli film izleyenlerde görülen rahatsızlıkların en başında ise şiddet, dayak ve zorbalığa eğilimdir. Bu yazıda daha çok televizyonun olumsuzlukları, özellikle çocuklarda sebep olduğu,okuyup anlama kabiliyetlerine olan etkisi ve şiddete neden olan programlar üzerinde duracağım.

Televizyon çocukların okuyup anlama kabiliyetlerinin gelişimini olumsuz olarak etkilemektedir. Bu konuyla ilgili olarak 17.09.1993 tarihli ABD’nde yayınlanan USA TODAY gazetesindeki araştırma sonuçlarını aktaracağım. Bu araştırma sonuçlarına baktığınızda ülkemizdeki durumunda aşağı yukarı aynı düzeyde olduğunu görebilirsiniz.

Aşırı televizyon izleyen, özellikle ilköğretim öğrencileri, bu yüzden kitap okuyamıyorlar. Okuma kabiliyetleri de son derece zayıflıyor ve düşüyor.

Bu araştırmanın sonuçlarından bazıları :

4. sınıfların yüzde 60’a yakını ve 8. sınıfların yüzde 70’e yakını, okudukları metindeki olayları ve fikirleri ancak basit bir şekilde yani seviyelerinden daha aşağı bir şekilde anlatabilmişlerdir.

4. sınıfların yüzde 25’i ve 8. sınıfların yüzde 28’i, bulundukları sınıf seviyesinde okuyabiliyorlar ve metnin ana fikrini bulabiliyorlar.

Bu öğrencilerin televizyon izleme süreleri :

4. sınıfların yüzde 61’i ve 8. sınıfların yüzde 65’i günde 3 saat veya daha fazla televizyon izlediklerini ifade ediyorlar.

Bizim tespitlerimize göre de televizyon izleme süreleri küçük sınıflarda 3 saatten daha fazla olduğu yönündedir.

TRT kurumunun 1999 yılı içerisinde ülkemizde ki 15 büyük ilde yaptığı araştırmada ise, insanlarımızın genel olarak, ortalama günde 3 saat televizyon başında vaktini geçirdiğini ortaya koymaktadır. TRT kurumunun yaptığı araştırma sonuçları, ABD’nde yapılan araştırma sonuçlarına oldukça yakındır.

Televizyon birçok bakımdan üstün olsa bile insanların okuma ihtiyacını gideremez. Televizyonda istediğiniz konuyu her zaman bulamaz, her zaman erişemezsiniz. Ama istediğiniz konuda kitap okuyabilirsiniz. Kitabı her zaman okuyabilir, önemli gördüğünüz yerlerin altını çizebilir, tekrar edebilirsiniz. Evde, sokakta, kütüphanede veya yolculuklarda kitap okuyabilirsiniz. Ama televizyonu her yerde bulamazsınız. Televizyondaki programlar kalıcı değildir ama okunacak bir çok malzeme kalıcıdır.

Çocuklar genellikle şiddet içeren, vurdulu, kırdılı televizyon filmlerinden, hoşlanmaktadırlar. Sağ olsun ki bir çok televizyonumuzda çocukların uyumadıkları saatlerde bu tür programlara, filmlere oldukça sı olarak yer veriyorlar. Amaçları toplumu eğitmek olması beklenen televizyonlar, maalesef bu amacı unutuyorlar.

Ne yazıktır ki 1000’ den fazla araştırmada, şiddet içerikli programları, filmleri izleyen çocuklarda, izlemeyenlere oranla daha fazla şiddet eğilimi görülmektedir. Bu filmlerdeki kahramanlar, inanılmaz işler yaparak, çocukları etkilemekte, bu sözde kahramanlara hayranlık duymalarına neden olmaktadır.

Amerikan Psikiyatri Derneği üyelerinden Dr. Centerwall, şöyle bir iddia da bulunuyor. “Televizyon ve filmlerdeki şiddet sahneleri, bir çok ülkedeki cinayet ve şiddet olaylarının yüzde 50’sinin sebebidir”. Yorum size ait. Yine aynı doktorun ifadesine göre, eğer şiddet içeren televizyon filmleri olmasaydı; ABD’de, 10.000 daha az adam öldürme, 70.000 daha az ırza tecavüz, 1 milyon daha az araba hırsızlığı, 2.5 milyon daha aza ev hırsızlığı ve 10 milyon daha az diğer hırsızlık vakaları olacaktı, demektedir. Bu ABD’de ki durumu yansıtmaktadır. Yine ABD’deki okul cinayetleri veya ülkemizde gördüğümüz okul saldırıları
Bazen duyuyorum, “Düğmesi nasıl olsa elimizde, istediğimiz zaman açar, istemediğimiz zaman kapatırız” sözünü. Ama gelin görün ki çoğu zaman öyle olmuyor. İnsanlar televizyonu kendilerine göre ayarlamaları gerekirken, televizyona göre hayatlarını düzenliyorlar.

Hatırladığım zamanlarda, evlere misafirliğe gidilirdi, sohbet etmek, hasbıhal etmek için. Ve dört gözle beklenirdi bu sohbetler. Şimdi yine gidiliyor , ama baş köşede televizyon. Sohbetler azalıyor, televizyon azaltıyor, belki farkındayız, belki de değil. Kendine çekiyor izleyenleri televizyon. Sohbeti, yarenlikleri öldürüyor.

Televizyonun hiç mi faydası yok ? Elbette ki her modern cihaz insanların faydası için yapılıyor. Zararlı ve boş, hiçbir şey vermeyen programlar yerine, eğitici ve öğretici konular izlenildiğinde tabii ki faydalı. Hatta görüntülü ve hareketli olması, kitaplardan daha üstün yönlerinden. Ama faydalı da olsa aşırılığa kaçmadan izlenilmeli. Çünkü, fazla televizyon izleyenlerde dikkatsizlik, stres, konsantrasyon eksikliği ve göz bozukluğu çok sık görülen rahatsızlıklar. Sürekli olarak şiddet, dayak, işkence vb. içerikli film izleyenlerde görülen rahatsızlıkların en başında ise şiddet, dayak ve zorbalığa eğilimdir. Bu yazıda daha çok televizyonun olumsuzlukları, özellikle çocuklarda sebep olduğu,okuyup anlama kabiliyetlerine olan etkisi ve şiddete neden olan programlar üzerinde duracağım.

Televizyon çocukların okuyup anlama kabiliyetlerinin gelişimini olumsuz olarak etkilemektedir. Bu konuyla ilgili olarak 17.09.1993 tarihli ABD’nde yayınlanan USA TODAY gazetesindeki araştırma sonuçlarını aktaracağım. Bu araştırma sonuçlarına baktığınızda ülkemizdeki durumunda aşağı yukarı aynı düzeyde olduğunu görebilirsiniz.

Aşırı televizyon izleyen, özellikle ilköğretim öğrencileri, bu yüzden kitap okuyamıyorlar. Okuma kabiliyetleri de son derece zayıflıyor ve düşüyor.

Bu araştırmanın sonuçlarından bazıları :

4. sınıfların yüzde 60’a yakını ve 8. sınıfların yüzde 70’e yakını, okudukları metindeki olayları ve fikirleri ancak basit bir şekilde yani seviyelerinden daha aşağı bir şekilde anlatabilmişlerdir.

4. sınıfların yüzde 25’i ve 8. sınıfların yüzde 28’i, bulundukları sınıf seviyesinde okuyabiliyorlar ve metnin ana fikrini bulabiliyorlar.

Bu öğrencilerin televizyon izleme süreleri :

4. sınıfların yüzde 61’i ve 8. sınıfların yüzde 65’i günde 3 saat veya daha fazla televizyon izlediklerini ifade ediyorlar.

Bizim tespitlerimize göre de televizyon izleme süreleri küçük sınıflarda 3 saatten daha fazla olduğu yönündedir.

TRT kurumunun 1999 yılı içerisinde ülkemizde ki 15 büyük ilde yaptığı araştırmada ise, insanlarımızın genel olarak, ortalama günde 3 saat televizyon başında vaktini geçirdiğini ortaya koymaktadır. TRT kurumunun yaptığı araştırma sonuçları, ABD’nde yapılan araştırma sonuçlarına oldukça yakındır.

Televizyon birçok bakımdan üstün olsa bile insanların okuma ihtiyacını gideremez. Televizyonda istediğiniz konuyu her zaman bulamaz, her zaman erişemezsiniz. Ama istediğiniz konuda kitap okuyabilirsiniz. Kitabı her zaman okuyabilir, önemli gördüğünüz yerlerin altını çizebilir, tekrar edebilirsiniz. Evde, sokakta, kütüphanede veya yolculuklarda kitap okuyabilirsiniz. Ama televizyonu her yerde bulamazsınız. Televizyondaki programlar kalıcı değildir ama okunacak bir çok malzeme kalıcıdır.

Çocuklar genellikle şiddet içeren, vurdulu, kırdılı televizyon filmlerinden, hoşlanmaktadırlar. Sağ olsun ki bir çok televizyonumuzda çocukların uyumadıkları saatlerde bu tür programlara, filmlere oldukça sı olarak yer veriyorlar. Amaçları toplumu eğitmek olması beklenen televizyonlar, maalesef bu amacı unutuyorlar.

Ne yazıktır ki 1000’ den fazla araştırmada, şiddet içerikli programları, filmleri izleyen çocuklarda, izlemeyenlere oranla daha fazla şiddet eğilimi görülmektedir. Bu filmlerdeki kahramanlar, inanılmaz işler yaparak, çocukları etkilemekte, bu sözde kahramanlara hayranlık duymalarına neden olmaktadır.

Amerikan Psikiyatri Derneği üyelerinden Dr. Centerwall, şöyle bir iddia da bulunuyor. “Televizyon ve filmlerdeki şiddet sahneleri, bir çok ülkedeki cinayet ve şiddet olaylarının yüzde 50’sinin sebebidir”. Yorum size ait. Yine aynı doktorun ifadesine göre, eğer şiddet içeren televizyon filmleri olmasaydı; ABD’de, 10.000 daha az adam öldürme, 70.000 daha az ırza tecavüz, 1 milyon daha az araba hırsızlığı, 2.5 milyon daha aza ev hırsızlığı ve 10 milyon daha az diğer hırsızlık vakaları olacaktı, demektedir. Bu ABD’de ki durumu yansıtmaktadır. Yine ABD’deki okul cinayetleri veya ülkemizde gördüğümüz okul saldırıları, televizyonlardaki şiddet olaylarının üzerine hem de hiç gecikmeden gitmemiz gerektiğini göstermiyor mu ? Bu konuda önlem almaktan geciktik bile. Çünkü televizyon, hayatımıza o kadar girdi ki. Televizyonlar bugün, çocuklarımız için oldukça olumsuz bir örnekler içermektedirler. Yazımızda yer veremediğimiz bir kaç örnek daha : Müstehcen yayınlarla, kadın ve kızların hepsinin aynı olduğu düşüncesini uyandırmak, kadın ve kızları meta olarak göstermek, toplum ahlakını bozmak. Türkçeyi doğru kullanmayarak, dilimizin bozulmasını sağlamak, çocuklarımızın da aynı tarzda konuşmalarına neden olmak. Yarışma programlarında dağıtılan pahalı hediyelerle, insanların çalışma azim ve emeğe olan saygılarının yok olmasını sağlamak, izleyenleri müptela etmek. Kolay yoldan kazanmaya teşvik etmek. Gösterilen sözde kahramanlar ve lüks hayatları ile gençlere kötü örnek olmak. Gençlerin ailelerini beğenmemelerine, isyan etmelerine neden olmak. Bu örnekleri arttırmak elbette ki mümkündür. Her televizyon izleyen de yukarıda sıraladığımız örnekleri göstermeyecektir. Amacımız, sizlere televizyonunun olabileceğini düşündüğümüz olumsuz özelliklerinden arındırılmasıdır.

Daha önceki yazılarımda, eğer çocuğunuzu disipline edemezseniz, o sizi disipline edecektir demiştim. Bu söz aynı şekilde televizyon içinde kullanılabilir. Eğer televizyonunuzu kontrol edemezseniz,, o sizin hayatınızı kontrol edecektir. Belki de siz farkında olmadan, çocuğunuzu kendisine benzetecek, dilediği gibi yetiştirecektir. Televizyon izleyin ama yararlı olduğunu düşündüğünüz programları izleyin, çocuklarınızın izlemesine izin verin. Çocuğunuz ders çalışırken, sizde televizyon izlemeyin. Geç saatlere kadar televizyon izlediğinizde çocuğunuzun da sizinle birlikte televizyon izlemesi kaçınılmazdır, kabahati kendinizde arayın. Televizyonların amacı, insanı değerli kılan, insanlara yol gösteren, eğitici ve öğretici olan yayın içeriklerini sunmak olmalıdır. İnsanlar bir yandan faydalı icatlar yaparken, diğer yandan bu faydalı icatları yine kendileri zararlı hale getirmiyorlar mı ? Ne dersiniz.., televizyonlardaki şiddet olaylarının üzerine hem de hiç gecikmeden gitmemiz gerektiğini göstermiyor mu ? Bu konuda önlem almaktan geciktik bile. Çünkü televizyon, hayatımıza o kadar girdi ki. Televizyonlar bugün, çocuklarımız için oldukça olumsuz bir örnekler içermektedirler. Yazımızda yer veremediğimiz bir kaç örnek daha : Müstehcen yayınlarla, kadın ve kızların hepsinin aynı olduğu düşüncesini uyandırmak, kadın ve kızları meta olarak göstermek, toplum ahlakını bozmak. Türkçeyi doğru kullanmayarak, dilimizin bozulmasını sağlamak, çocuklarımızın da aynı tarzda konuşmalarına neden olmak. Yarışma programlarında dağıtılan pahalı hediyelerle, insanların çalışma azim ve emeğe olan saygılarının yok olmasını sağlamak, izleyenleri müptela etmek. Kolay yoldan kazanmaya teşvik etmek. Gösterilen sözde kahramanlar ve lüks hayatları ile gençlere kötü örnek olmak. Gençlerin ailelerini beğenmemelerine, isyan etmelerine neden olmak. Bu örnekleri arttırmak elbette ki mümkündür. Her televizyon izleyen de yukarıda sıraladığımız örnekleri göstermeyecektir. Amacımız, sizlere televizyonunun olabileceğini düşündüğümüz olumsuz özelliklerinden arındırılmasıdır.

Daha önceki yazılarımda, eğer çocuğunuzu disipline edemezseniz, o sizi disipline edecektir demiştim. Bu söz aynı şekilde televizyon içinde kullanılabilir. Eğer televizyonunuzu kontrol edemezseniz,, o sizin hayatınızı kontrol edecektir. Belki de siz farkında olmadan, çocuğunuzu kendisine benzetecek, dilediği gibi yetiştirecektir. Televizyon izleyin ama yararlı olduğunu düşündüğünüz programları izleyin, çocuklarınızın izlemesine izin verin. Çocuğunuz ders çalışırken, sizde televizyon izlemeyin. Geç saatlere kadar televizyon izlediğinizde çocuğunuzun da sizinle birlikte televizyon izlemesi kaçınılmazdır, kabahati kendinizde arayın. Televizyonların amacı, insanı değerli kılan, insanlara yol gösteren, eğitici ve öğretici olan yayın içeriklerini sunmak olmalıdır. İnsanlar bir yandan faydalı icatlar yaparken, diğer yandan bu faydalı icatları yine kendileri zararlı hale getirmiyorlar mı ? Ne dersiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder